25 • 𝐖𝐞 𝐖𝐢𝐥𝐥 𝐅𝐢𝐠𝐡𝐭

250 19 18
                                    

Italy, Florance, Ponte Vecchio, 2017

Şaraplar, sokak sanatçıları, taştan merdivenler... Floransa! Rönesans'ın kalbi olmasının yanındaki tarih birikimi tarihin içinde yaşamış herkesi uyandırdı.

Stella da bu uyananlardan biriydi. Her ne kadar abisi Loki, o zamanlarda yaşadığını ve bu kadar da güzel olmadığını söylese de, bunun keyfini bozmasına izin vermeyecekti.

"Buradan nereye gidiyoruz peki?" Dedi Loki kolundaki kız kardeşi ile ilerlerken. Sarışın kadın emin olamayarak dudaklarını ısırdı. Hep görmek istediği yerlere gitmişlerdi. Mutluydu ama aynı zamanda da tedirgindi. İşinden bu kadar ayrı kalmak ona göre değildi. Sonuçta babası ve amcası onu ne kadar idare edebilir ya da işini devam ettirebilirdi ki?

"Geri dönmemiz daha iyi olmaz mı?" Dedi kararsızca.

"Hayır, eminim ki onlar halledebilir."

"Ama-"

Onu omuzlarından kavradı kendisi ilerletmeye başladı. Başındaki kapüşonu düzeltti. "Bence Floransa Katedrali'ne de uğrayabiliriz."

❄️

Avengers Base, 2017

Neredeyse savaş meydanına dönmüş ortamda Bucky Barnes'ın sabrı sınanıyordu. Steve Rogers da ondan pek farksız sayılmazdı ancak mantıklı olan olması gerekiyordu. Aksi takdirde kelimenin tam anlamıyla, kan çıkacaktı.

"Yeter!" Dedi en sonunda bağırarak. Ortamdaki genç kahramanların hepsi sustu. Bazıları oldukça sinirli idi çünkü yardıma ihtiyaçları vardı ancak bazılarının da duygusal bir destek ve yol göstericiye. Kesinlikle Stella Campbell'e ihtiyaçları vardı.

"Stella ne zaman gelecek?" Dedi Tommy Maximoff*. Endişeliydi ve kısa birkaç kelime bile onu sakinleştirecek gibiydi.

"O meşgul olduğu için biz varız ama siz de çok fazlasınız." Dedi Bucky Barnes şakaklarını ovarken. Başı ciddi anlamda ağrımaya başlamıştı. Her ne kadar arada bir Sam Wilson ve Natasha Romanoff da yardım etse de bitmek bilmiyorlardı. Her zaman bu kadar yoğun olup olmadığını merak ediyordu.

"Pekâlâ, yeter!" Diye bağırdı Betty Banner. Kimsenin onu dinlemediğini görünce dişlerini sıktı. Onun yavaşça sinirlenmeye başladığını gören Frances yutkunarak James'e döndü. "Dostum, işimiz bitmek üzere."

"Size dedim ki," dedi sesi gittikçe kalınlaşarak bağırırken. Yumruğunu büyük yeşil nedeniyle yere vurdu. "Yeter!"

Birçoğu dengesini kaybederek yere düştü. James panikle onun önüne geçti. "Bence sakinleşmeliyiz hepimiz, ne dersin Betty?"

"Helk daha fazla sakinlik istemiyor. Hepsini ezmek istiyor!" Dedi. Onu elinin tersiyle savurmak için hamle yaptı. Frances Barton, ondan önce davranarak nano teknolojik kostümünü aktif hale getirdi. Sırtında beliren Pym oklarından birini yayda gerdi ve onun beline attı. Kadın, oku, kendisine yaklaşmadan yakaladı ve kırdı. "Helk okçulardan nefret eder."

"Biliyorum," dedi omuz silkerek kumral adam. "Ama siyah kedicikleri çok sever. James, şimdi!"

"Herkes ayrı yerlere toplansın." Dedi James. Hızla altlarında geçitler açtı ve hepsini kendi dünyalarına gönderdi. Sonra bahçenin ucunda iki ayrı portal açtı ve diğerlerinin gelmesini bekledi.

Laboratuarda tornavida ile uğraşan genç adam, yanında açılan geçitle dostlarını gördüğünde şaşkınlıkla onlara ve yeşile dönmüş dostuna baktı. Zaten üzerinde olan kostümü sayesinde yalnızca başlığını aldı ve geçitten geçti.

Bahar Askeri GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin