Efnan'ın Anlatımıyla
Bu kirli beyaz duvarların arasında geçen birinci günümdü. Bana sanki yıllar geçmiş gibi geliyordu, Güneş ve ben oldukça gerilmiştik çünkü hiçbir şekilde bir sonuca varamıyor ve ne yapacağımızı bilmiyor haldeydik. Bir gündür burada olmamıza rağmen ailelerimizle görüşememiştik fakat bu sabah Anıl komiser ailelerimizin yukarıda beklediğini söylemişti. Şaşırmıştım çünkü ailem benden çok işini önemsemişti her zaman, aramızda çok iyi bir bağ olduğu söylenemezdi ama bu benim pekte önemsediğim bir şey değildi.
Sabaha kadar uyumamış küçücük yerin içinde defalarca dolanıp durmuştum, sanki öldürülmeyi bekleyen kurbanlar gibiydik ve burada tıkılıp kalmıştık. Sadece bir gün geçmesine rağmen burada duruyor olmak sinirimi arttırıyordu. Güneş benim aksime halinden biraz daha memnundu, sanki ailesinden bir günlüğüne de olsa kurtulmak onu mutlu etmiş gibiydi.
Saatin kaç olduğunu bilmesem de erken olduğunu umarak parmaklıklara doğru yürümüş ve etrafa kısaca göz gezdirmiştim. Duyduğum seslerle başımı merdivenlerin olduğu tarafa çevirdiğimde gördüğüm manzarayla donakalmıştım. Bana doğru ilerleyen beden Kürşat'tı, yüzü yaralar ve morluk içindeydi hatta bir gözü fazlasıyla şişmişti. Beni bu kadar endişelendiren şey tam olarak neydi anlamasam bile parmaklıkları sıkıca kavrayıp Kürşat'ın kahve gözlerine bakmıştım.
"Bu halin ne?"
Kürşat hafifçe gülümserken karşımda durmuş ve işaret parmağını dudaklarıma bastırmıştı.
"Biraz sessiz ol, Güneş'i uyandıracaksın."
Dudaklarımda hissettiğim parmakla gözlerimi şaşkınlıkla açarak Kürşat'a bakmıştım o ise bu bakışıma sessizce kıkırdayarak karşılık vermiş ve elini dudaklarımdan çekmişti. Biraz dikleşip yüzüne ciddi bir ifade yerleştirdikten sonra aramızdaki sessizliği bozmuştu.
"Sana söylemiştim, Ege'yi siz öldürmediniz. Bu yüzümü de bizzat onlar yaptı fakat bunu yaptıklarına çok pişman olacaklar."
Kaşlarımı kaldırmış tüm şaşkınlık ve dikkatle onun söylediklerini dinliyordum. Gerçekten bize bizden çok kendisi inanıp güvenmişti ve şu an bize yardım ediyordu.
"Nasıl yani? Onlar yaptı diyorsun ama bize anlatırken sadece bir kişiden bahsetmiştin. Onlar kim?"
Kürşat sabırla dudaklarını yalayıp derin bir iç çekerek bana biraz daha yakınlaştı, hatta o kadar yakındaydı ki sıcak nefesini ve hafif odunsu ve vanilya kokan parfümünün kokusunu rahatça hissedebiliyordum.
"İşler düşündüğümüzden de karışık Efnan. Bunlar bir çete gibiler benim karşılaştığım sadece altı kişiydi fakat daha fazla olabilirler. Sana o gün okulda bahsettiğim video Emrah'ın yani Ege'nin katili. O gün telefonuyla video çekmişti, o an şoktaydım ve hiçbir şey yapamadım ama dün akşam karşıma çıktı."
Kürşat'ın anlattıklarını şaşkınlıkla dinlerken aklıma gelen şeyle hızlıca Kürşat'ın sözünü kesmiştim.
"Bir insan neden birisini öldürürken videoya çeker ki?"
Dudaklarımı gergince birbirine bastırıp yavaşça duvara yaslanıp yere oturmuştum.
"Birçok nedeni olabilir. Belki de o videoyu düzenleyip tüm suçu üzerinize atmak için kullanacaktı. Belki de birisine, birilerine kanıtlamak için yapmıştır bilemiyorum fakat işler sandığımızdan daha da ciddi."
Titrek bir nefes alırken başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım.
"Sen anlatmaya devam et, dinliyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/289506888-288-k965657.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOBAN YILDIZI
Teen Fiction"Neden bana Çoban Yıldızı diyorsun?" Kürşat'ın yüzündeki tebessüm büyürken elimdeki çiçekleri alıp gözlerime bakmıştı. "Çünkü Çoban Yıldızı'nın diğer adı Venüs'tür. Venüs, güneş yönünde ters dönen tek gezegendir, farklıdır tıpkı senin gibi."