20. Bölüm: Bulmaca.

10 1 0
                                    

Kürşat'ın Anlatımıyla

"Beyaz bir kartonun üzerine yazmışlar, "Mutluyuz "

Baktım yola devam ettim. "

Sabahı zor etmiştim, gözüme bir türlü uyku girmemişti, her geçen gün biraz daha ölüyor gibi hissediyordum. Ruhum Efnan'la beraber ölmüştü oysaki ama neden böyle hissettiğimi bilmiyordum, ne yapacağımı bilmez hale gelmiştim. Alarm çalmadan kalkmıştım yataktan, henüz doğmamıştı güneş, acele etmeden üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup sıcak bir duşa girmiştim. Dün Ayla ile hiçbir şey konuşmamış, onu evine bıraktıktan sonra eve geçmiştim. Gece boyu dön dolan etmiş fakat birkaç saat dışında hiç uyuyamamıştım.

Uzun sıcak bir duşun ardından üzerime sütlü kahve tonlarında keten bir pantolon giyinip koyu kahve boğazlı bir kazak giyinmiştim. Sakallarımı düzeltip saçıma şekil verdikten sonra biraz parfüm sıkmış, yine kahve tonlarında olan kabanımı alarak odadan çıkmıştım. Kendime sade bir kahve yaparken fincanımı alıp cam kenarına geçip oturmuştum, dün gece tekrar yağmur yağmıştı, camlar yağmur damlaları ile süslenmişti güneş yavaş yavaş doğmaya başlarken telefonuma gelen mesajla başımı kaldırıp düşüncelerimden sıyrılmıştım.

Tam da beklediğim gibi adresi atmışlardı bana, bir an önce gitmek istiyordum en ufak bir bilgiyi dahi gözden kaçırmayacaktım.

Kahvemi bitirir bitirmez çıkmıştım evden, erkenden çıkmamın sebebi ise mezarlığa gidecek olmamdı. Her sabah gitmeye çalışırdım, onsu görmeden güne başlamaktan nefret ediyordum.

Çoğu günün kopyası olmuş gibiydi artık. Arabaya bin, çiçek al ve iyi hissettiğin tek yer olan mezarlığa git. Çünkü bir tek burada evimde gibi hissediyordum, bu defa beyaz güller almıştım sevdiğim kadına.

Mezarlığa geldiğimde elimdeki gül buketini de alarak Efnan'ın yanına gelmiştim. Toprağının üzerine düşen turuncu yaprakları temizlerken gülümsemiştim hafifçe.

-Günaydın cennet gözlüm, dün için özür dilerim... her şey o kadar yorucu ki anlatamam sana.

Mezar taşını hafifçe okşarken öpücük kondurmuştum.

-Dün katilini bulmaya ilk defa bu kadar yaklaşmıştım, hatta bugün bulduğumuz adrese gideceğim. Emrah mı kıydı sana bilmiyorum... ama merak etme güzelim katilini bulmadan ölmeyeceğim.

Artık tamamen sonbahar gelmişti, havalar oldukça soğumuştu, ağaçtaki yapraklar yavaş yavaş dökülüyor her yer turuncu, sarı tonlarına bürünüyordu. Bu mevsimi seviyordum, renk uyumunu verdiği huzuru çok seviyordum, belki Efnan yaşıyor olsaydı her şey çok daha güzel olabilirdi.

-Şimdi gitmem gerek güzelim ama söz akşam geleceğim yanına telafi edeceğim bunu... seni seviyorum güzel gözlüm.

Burukça gülümserken istemeye istemeye mezarlıktan ayrılmıştım, ne de olsa artık polis olmuştum ve işe bir yerden başlamam gerekiyordu.

Kısık sesli bir müzik açmış arabayı karakola sürerken çalan telefonumu açmıştım, arayan abimdi.

-Kürşat biz hazırız seni bekliyoruz. Gelirken Ayla'yı alabilir misin? Hatta olay yerinde buluşalım.

Derin bir nefes alırken dudaklarımı yalamıştım.

-Tamam, orada görüşürüz ama bizi bekleyin hiçbir şey yapmayın.

Telefonu kapatırken dünkü konumu açıp Ayla'nın evine sürmüştüm hızla, neden bilmiyordum ama abim onunla beni bir araya getirmeye çalışıyor gibi geliyordu. Ayla'nın evinin önünde durduğumda birkaç defa kornaya basmış ardından camı açarak arkama yaslanmıştım, müzik dinlemeye devam ederken kısa bir süre sonra Ayla çıkmıştı evden. Mavi ince bir uzun kollu giyinmiş, oldukça kıza kot bir etek giyinmişti. Saçlarını salık bırakmıştı, yine havaya göre oldukça uygunsuz giyinmişti.

ÇOBAN YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin