21. Bölüm: Kıvılcım.

15 1 0
                                    

Güneş'in Anlatımıyla

Uyarı: +18 sahne içerir.

Eskiden aşkın her şeye iyi geleceğine inanmazdım, aşka dahi inancım kalmamıştı. Sadece anne ve babasından sevgi görmüş bir kız çocuğuydum, bir tek onların beni sevebileceğine kendimi ikna etmiştim, aslında onunla göz göze gelene dek bu böyleydi.

Anıl hayatıma girdikten sonra gerçek sevgiyi, koşulsuz sevgiyi öğrenmiştim. Bana olan sevgisini gözlerine baktığımda bile hissedebiliyordum. Hiçbir zaman şüphe etmemiştim sevgisinden, Efnan'ın benim yüzümden öldüğünü düşündüğümde bile hiç bıkmadan, sabırla yanımda olmuştu. Bir an olsun bile beni suçlu görmemişti bu konuda, yine de ben kendimi suçlamaya devam etmiştim.

Kızmamıştı bana, kızamıyordu. Kendimi kaptırmıştım her geçen gün, içimdeki acıyı da sarıp sarmalayan Anıl olmuştu, bu yüzden Kürşat'a nazaran gülüp eğlenebiliyorduk artık. Efnan'ın kaybından sonra Kürşat kendisini toparlamakta oldukça zorluk çekmişti, aradan dört yıl geçmesine rağmen bir an olsun bile Efnan'ı ziyaret etmeden duramıyordu, onu bizden daha da çok özlüyordu. Anıl ve benim acılarımızı hafifletecek ilaçlarımız vardı, biz birbirimize sahiptik ama Kürşat'ın kimsesi yoktu. Biz ne kadar ona destek olsak da elimizden daha fazlası hiçbir zaman gelmemişti, ta ki Ayla gelene dek. Onu görür görmez bir şeyler hissetmiştim, onun gibi bir kız iyileştirebilirdi belki de Kürşat'ı ve eminim ki Efnan da böyle olmasını isterdi, sevdiği adamın mutlu bir hayat sürmesini. Bu konuyu Anıl'la konuştuğumda aslında onunla aynı fikirde olduğumuz çıkmıştı ortaya, bu yüzden de onların vakit geçirmesine sebep olacak küçük oyunlar yapmıştık. Ona iyi geleceğine inanıyorduk, elbette bu bir anda olmayacak yavaş yavaş olacaktı fakat Ayla'nın şimdiden Kürşat'tan hoşlandığını görmek zor değildi.

Anıl işten geç geliyordu birkaç gündür oldukça yoğundular ve yorgun geliyordu eve, ben ise pastaneyi erken kapatmış, eve geldiğimde ise Anıl için yemek hazırlamıştım, eminim yemek yemeye fırsatı bile kalmıyordu haliyle biz de vakit geçiremiyorduk Anıl'la, onunla aynı evde olsak bile özler hale gelmiştim artık.

Yemekleri hazırladıktan sonra uzun sıcak bir duş almıştım, beyaz bornozumu üzerime geçirirken sarı saçlarımı özenle kurularken çalan kapıyla yüzümde bir gülümseme oluşmuştu, tahmin ettiğimden erken gelmiş olmalıydı. Hızla odadan çıkarken kapıyı açtığımda gördüğüm beden gözlerimin heyecanla parıldamasına neden olmuştu, onu her görüşümde sanki ilk defa görmüşçesine heyecanlanıyor, mutlu oluyordum. Anıl'ın boynuna atlarken o ise hiç beklemeden kollarını belime sarmıştı.

-Erken gelmişsin sevgilim... seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin!

Anıl gülerek yüzüme yapışan saçlarımı geriye atarken gözlerime bakmıştı. Yorgun olduğu belliydi, saçları sağılmış, sakalları çıkmaya başlamıştı.

-Seni çok özlediğim için bugün erkenden çıkmak istedim, yarın muhtemelen geç geleceğim çünkü güzelim.

Dudaklarımı büzerken ona sıkıca sarılmıştım, içeri geçtiğinde kapıyı kapatmıştım.

-Alıştım artık zaten, yakında yalnız bile uyurum bu evde.

Omuz silkerken hızlı adımlarla odamıza geçmiştim, Anıl ise bu hareketime kahkaha atarak peşimden gelmişti

-Nereye gidiyorsun hani beni özlemiştin?

Onu duymazdan gelerek dolaptan pijamalarımı çıkartırken Anıl arkamdan sarılmış, başını boynuma gömerek öpücükler bırakmaya başladığında ise gözlerimi kapatmıştım.

ÇOBAN YILDIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin