Akalp'ten...
Yukarıdan gelen ağlama sesi ile dişlerimi sıkarak, ''susturun şunu!'' diye bağırarak cama vurdum.
''Kızım nerede?''
Barın'ın sesiyle öfkeyle ona döndüm. ''Alıp götürsene sen şu çocuğunu, ne her gün buraya getirip duruyorsun!''
Gömleğinin ilk iki düğmesini açarak, ''keyfiyetten değil, psikoloğun yüzleşmen gerektiğini söyledi o yüzden getiriyorum.'' Diyerek tekli koltuğa oturduğunda, ''al şunu siktir git evimden! Duymak görmek istemiyorum anlamıyor musunuz siz? Öldüreyim mi lan illa kendimi? İstemiyorum!'' diyerek bağırdım.
Barın öfkeyle ayağa kalkıp, ''hastanede yatan kadın senin kardeşinse, benim de karım lan! Ben bir yıldır karımı göremiyorum lan karımı! Bende bırakayım o zaman, bende bırakayım Aşkın'ı!'' diyerek bağırdı.
''Ona Aşkın deme!'' Öfkeyle cam masayı devirdiğimde tuzla buz olmuştu.
''Onun adı Efsun! Anladın mı? Aşkın deme şuna!'' Vücudum titrerken öfkeyle dudaklarımı ıslattım. ''Siktir git Barın! Siktir git!''
''En azından senin sevdiğin kadın yaşıyor be,'' diyerek kınayan bakışlarla bana baktığında yakasına yapışarak yumruğumu yüzüne indirdim. ''Ben o kadını yaşamaktan beter ettim lan! Ne yaşaması?''
Ağzındaki kanı tükürerek, ''bana bunlarla gelme Akalp! Sen sevdiğin kadının gözlerinin içine bakarak senden uyuşturucu istemesini yaşadın mı lan? Senin sikik oyunun yüzünden benim karım hastanede! Geri getirebilir misin? Onu bana geri getirebilir misin Akalp?'' diyerek bağırdığı sırada, ''baba,'' diyen ses ile inip kalkan göğüs kafesim ile merdivenlerden inen Efsun'u gördüm.
Zorlukla yutkunurken aynı Aşkın'ıma benzeyen kızına baktım. Paytak adımlarla buraya geldiğinde, ''gelme!'' diyerek bağırdım.
Camlar ayağına batacaktı.
Bağırışımdan ürkerek ağlamaya başladığında Barın onu kucağına aldı. ''Ağlama kızım, dayı senin iyiliğin için söyledi. Dimi dayısı?'' diyerek bana döndüğünde ben Efsun'a bakıyordum.
Onunla yüz yüze gelmemek için evin içinde oradan oraya kaçarken ne kadar büyüdüğünü fark ettim.
Gözümden yaşlar süzülürken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Yavaşça arkamdaki koltuğa çökerek başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım.
Flashback...
''Aşkın!'' diyerek haykırdım onu kollarından tutup sarsarak. Gözlerimden yaşlar süzülürken kolunu sertçe tutuyordum.
''Bırak beni! Uyuşturucu getirmemişsin, bırak!'' Haykırışı ile acıyla yutkunurken, ''evde seni bekleyen bir çocuğun var Aşkın, sırf onun için bırak bu illeti! N'olursun Aşkın, n'olursun!'' diyerek yalvardım acıyla.
''Benim çocuğum yok, anladın mı? Aldılar onu benden!''
Uyuşturucu için bundan daha kötü bir haldeydi hamileyken. Doktorlar da bebeğe zarar vermemesi için erkenden almışlardı onun karnından. Küvezde durmuştu bir süre.
''Benden onu bile uzak tuttunuz! Evladımı bile!''
Kollarındaki ellerimi yüzüne çıkarttım. Yanaklarına yerleştirdim. ''Gelemez Aşkın, gelemez güzelim... Senin ruh halin belli olmuyor, bu ona zarar verir. Yapma güzelim, kurbanın olayım bana bu acıyı çektirme.''
Gözlerinden yaşlar süzülürken, ''ben onu emziremedim bile! Benden koparttınız onu! Kucağıma bir kere bile alamadım!'' diye bağırdı yüzüme karşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Numarası
Teen FictionBu savaştı. Beni sevdiğini iddia edip beni oynadığı oyunla kendisine çekmeye çalışan Akalp ile benim savaşımdı. Bu savaş, Akalp ile Hare'nin savaşıydı.