''Bunu kimse bilmeyecek!''
Alp Tarkan'ın üzerine yürürken biz keyifle onları izliyorduk. ''Çok geç bay tavuk, oradakiler seni videoya alıp haber kanallarına yollamış.''
Ahu yanımda ağır bir içki içtiği için kokusu midemi bulandırıyordu. Kolamdan bir yudum alarak kokuyu yok saymaya çalıştım.
''Aşkım bu kadar abartılacak bir şey değil.'' Sözlerimle Alp bana döndü. ''Sabahtan beri Aşkın beni arıyor ve utancımdan açamıyorum telefonu! Yüzde yüz alay etmek için aradığına eminim!''
Gülerek ayağa kalktım ve yanına gittim. ''Bir şey olmayacak, seninle dalga geçmeyecek. Şimdi, ver telefonunu ben arayacağım onu. İlk önce ben konuşayım ki sende şu tavırlarından kurtul.''
Küçük çocuklar gibi mızmızlanarak telefonunu çıkartıp verdiğinde parmak uçlarımda yükselip yanağını öptüm. Aşkın'ı arayarak kalçamı makyaj masasına yasladıktan sonra Aşkın telefonu açtı.
''Abi!''
Endişeli sesiyle bakışlarım değişirken, ''Aşkın, benim Hare.'' Dedim usulca. ''Bir sorun mu var? Sesin endişeli geliyor.''
Benim sözümle odadaki herkesin bakışları bana dönerken Alp kararan bakışlarla yanıma yaklaştı. ''Hare,'' dedi inlercesine. ''Çok kötü bir şey oldu.''
Kalbim sıkışıyordu. Sol kolum uyuşmaya başlamıştı. ''Ne oldu?'' dedim sesim titrerken. ''Kafen,'' dediğinde bir elim hızla arkamdaki masayı tuttu.
''Kafende yangın çıktı.''
Nefes alamıyordum.
''Alp,'' dedim fısıldarcasına. Nefesim yetmiyordu sanki konuşmaya. Yan tarafımda duran Alp hızla önüme geçerken telefonu elimden aldı.
Başım dönüyor, göğüs kafesim sıkışıyordu.
''Kalbim,'' dedim inlercesine. Alp endişeyle bana döndüğünde, ''hare!'' dedi korkuyla bağırarak.
Bakışlarım dengesini kaybederken Alp hızla beni tuttu ve kucağına aldı.
Ahu'nun sesini duydum. ''Tarkan arabayı getir! Kalp krizi geçiriyor!''
Kapı kapanış sesini duysam da hareket edemiyor, gözlerimi açamıyor, konuşamıyordum.
''Ne demek kalp krizi geçiriyor?!'' Alp'in endişeli sesiyle, ''sakın aptallık etme!'' dedi Ahu bağırarak. ''Hastaneye yetiştiremezsek ölür!''
Dengem iyice kaybolurken bilincimi kaybetmeden önce duyduğum son şey sevdiğim adamın inlercesine adımı haykırmasıydı.
.............Alp'ten...
Onu hastaneye yetiştirsek de doktor, ''her an her şey olabilir, yaşasa da bir ömür bunun izlerini taşıyabilir.'' Demişti.
Yoğun bakımın kapısında öylece dururken Tarkan elinde kahve bardağıyla yanıma geldi. ''Kafe kül olmuş resmen. Bayağı tadilata ihtiyacı var.''
Avucumu ısıtan kahve bardağını dudaklarıma yaklaştırıp bir yudum aldım. ''Mal mülk, hepsi hallolur. Ama can... işte o bir kere gittiğinde geri gelmez.''
''Doktorlar uzun süreli bir stresten bahsetti. Her şey üst üste gelince kaldıramamış.''
Acıyla güldüm.
''Bir ömür boyu taşıyabileceği hasarlar var diyorlar Tarkan. Onun kalbi hepimizden daha temiz, daha masum... Neden tüm acıyı o çekiyor? Neden ona yardım edemiyorum?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Numarası
Teen FictionBu savaştı. Beni sevdiğini iddia edip beni oynadığı oyunla kendisine çekmeye çalışan Akalp ile benim savaşımdı. Bu savaş, Akalp ile Hare'nin savaşıydı.