2. Bölüm - İyi ki doğdun

197 11 2
                                    

Esneyerek gözlerimi açtığımda yanımda uyuyan iki arkadaşıma baktım. İkisi de kafalarını omzuma koymuş ve uyuyakalmışlardı. Kafalarını düzgünce koltuğa bırakıp ayağa kalktım. Üzerimdeki battaniyeyi ikisinin üzerine örttüm.

Duvara asılı olan saate baktığımda saat sabahın 7'siydi. Yaklaşık yarım saate kafede olmam gerekiyordu. Hızla masanın üzerindeki kirli bardakları ve tabakları alıp mutfağa girdim. Dün akşamdan kalan çayı tekrar ısıtırken dolaptan kahvaltılıkları masaya dizmeye başladım.

Kahvaltıyı da hazırladıktan sonra odama geçip hızla duşa girdim. Yaklaşık on beş dakika süren duşun ardından gardolaptan kot pantolon ve beyaz, üzerinde çiçek desenleri olan gömleği üzerime geçirdikten sonra saçımı at kuyruğu yapıp uçlarına hafif maşa yaptım.

Makyaja gerek duymadan odadan çıktığımda Tarkan esneyerek bana bakıyordu. Gülümseyerek öpücük atıp, ''günaydın, ve görüşürüz.'' Dediğimde, ''saat kaç ya...'' dedi mırıldanırcasına. Bileğimdeki saate baktığımda sekize geldiğini gördüm. ''Sabah sekiz, kuşum. Kahvaltı hazır, çayın altını kıstım, Ahu da uyanınca kahvaltınızı yapıp öyle çıkın. Sakın mutfağı toplama zahmetine girmeyin, hadi ben çıkıyorum çok geç kaldım.'' Deyip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra evin anahtarını, şemsiyeyi, ve kol çantamı da alıp evden çıktım.

Bugün de yağmurlu bir hava hakimdi gökyüzünde. Binadan çıktığımda burnuma dolan toprak kokusuyla gözlerimi kapattım. Bu kokuya bayılıyordum, fakat işe de geç kalıyordum. Hızlı adımlarla yürürken şemsiyemi açıp, kulaklığımı ve telefonumu çıkartıp şarkı dinlemeye başladım.

...................

Koşarcasına geldiğim kafenin önünde Akın gülerek bana bakıyordu. ''Günaydın patron.'' Gülümseyerek, ''sana da günaydın, Akın.'' Dediğimde çantamdan kafenin anahtarını çıkartıp kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde Akın da peşimden geldi.

Kaşlarımı çatarak Akın'a döndüm. ''Diğerleri nerede? Ben geciksem bile kafe açılmış, buralar düzenlenmiş, ve tatlılar yapılmaya başlanmış olması gerekiyordu.'' Akın omuz silkti. ''Bilmiyorum, Tamay ve Mehir yoldalar ama, onlar geliyor.''

''Onların gelmesi bir şey fark etmiyor Akın, şu an herhangi bir müşteri gelse bir şey istese verecek bir tatlımız yok.'' Oflayarak kabanımı üzerimden çıkartıp askılığa astığımda bu kafeyle ciddi sorunlarım olduğunun farkındaydım. Kapıdan içeriye giren Rukiye teyze ile Bahattin amcaya döndüm.

Ben onlara umutsuzca bakarken onlar mutfağa geçti. Üzerimi düzeltip Akın'a döndüm. ''Çay demler misin? Kahvaltı bile yapmadım, en azından çay içeyim.'' Gülümseyerek kafasını sallayıp mutfağa girdiğinde Tamay ve Mehir nefes nefese kafeye girdiler. Özür dilemeye hazırlanırlarken elimi kaldırıp durdurdum.

''Sakin olun, gecikmediniz. Aşçımız olmadan garsonumuz olsa da işimize yaramaz, değil mi?'' Onlar rahatça gülümserken gülüşlerine karşılık verip, ''hadi geçin, soluklanın.'' Dediğimde hızla yanımdan uzaklaştılar. Gülerek masanın üzerine ters çevrilerek bırakılmış sandalyeleri düzeltirken bir adam girdi içeriye.

Benim düzelttiğim masaya gelip sandalyelerden birisine oturduğunda, ''şey, henüz hizmet veremiyoruz beyefendi. Tatlılarımız hazır değil.'' Dediğimde adam gülümseyerek bana baktı. ''Tatlı yemek için değil, filtre kahve için gelmiştim.''

Gülüşüm genişlerken kafamı sallayarak, ''sizi bir dakika bekleteceğim.'' Deyip kasanın yanındaki not defterini çıkartıp, ''masa numaranızı söyler misiniz lütfen?'' dediğimde adam beklemeden, ''10'' dediğinde istediği içeceği not alıp adama döndüm.

Mazinin Numarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin