1 Ay sonra...
Elimdeki kitabın diğer sayfasına geçtiğim sırada koltuğa kendini fırlatırcasına atan Tarkan'a dönerek güldüm. Gözlerimin için yavru köpekler gibi bakarak, ''iftara ne kadar kaldı?'' dediğinde gülüşüm kahkahaya döndü. Kitabın ayracını yerleştirip kolumdaki saate baktım. ''Henüz üç saat var, Tarkan.''
Kafasını geriye atıp, ''Allah'ım, günah yazma ama dayanamıyorum!'' dediğinde gülerek ayağa kalktım. ''Evde bu kadar mızmızlanacağını bilseydim seni sabahtan alışverişe gönderirdim Tarkan. Kalk, birlikte gidelim alışverişe.'' Kafasını eğip 'ciddi misin?' bakışını attıktan sonra, ''hayatta gelmem,'' dedi. ''Deli mi dürttü lan beni, sen git.''
Odama ilerlerken, ''beş dakika içinde hazır ol Tarkan!'' diyerek odama girdiğimde, ''ya hayır!'' diye isyanına devam etmişti. Ramazanın yarısına gelsek de Tarkan açlığa dayanamıyordu. Bu yüzden her yıl ramazan geldiğinde bende kalıyordu ki benim baskılarımla orucunu bozmasın diye.
Bu akşam Alp'ler iftara geleceği için alışverişe gidecektik. Gardolabımdan siyah taytım ile beyaz tişörtümü çıkarttıktan sonra saçlarımı gelişi güzel topuz yaptım. Komodinin çekmecesine ilerleyerek bu ayın kazancına baktım. Dün herkesin maaşını, kirayı, bankaya olan borcumu ve faturaları ödedikten sonra bana kalan paradan biraz aldım. Ramazan ayında olduğumuz için sadece iftardan sonra açık olacaktı kafe.
Ayağa kalktığım sırada çalan telefonumu elime aldım. Alp arıyordu. Aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm. ''Efendim sevgilim,''
''Ne yapıyorsun güzelim? Arayamadım sabahtan beri.'' Aynada sonra kendime baktıktan sonra odadan çıktım. ''Tarkan ile alışverişe gideceğim sevgilim, sen ne yapıyorsun?'' Birkaç anlamsız homurtudan sonra, ''bu herif hep sende mi kalacak ya? Yok, bu akşam bize götüreceğim onu. Biraz da biz misafir edelim.'' Dedi.
Elimdeki parayı cüzdanıma yerleştirdikten sonra kot ceketimi giyip kol çantamı koluma taktım. ''Tarkan, haydi çıkıyoruz!'' Diye Tarkan'a seslendikten sonra kızgın bakışlarla beni takip eden arkadaşımı umursamadan telefonun diğer ucunda onunla konuşmamı bekleyen sevgilime döndüm. ''Sevgilim biliyorsun ki arkadaşımın bir evi var. Fakat sadece Ramazan ayında bende kalıyor. Bu kadar abartmasan mı? Sanki tanımadığın birisi.''
''Asıl sorun orada ya! Tanıyorum herifi. Artı nefret ediyorum.'' Gülerek binadan çıktığımızda Tarkan arabasının kapısını açarak, ''geç sen sür, ben bu mide krampı ile asla süremem.'' Dediğinde Alp ile aynı anda, ''ben araba kullanmayı bilmiyorum Tarkan.'' Dediğim sırada Alp de, ''mal mı o adam? Sen araba kullanmayı bilmiyorsun bile!'' diye çıkıştı.
Tarkan elimden telefonu alıp, ''yav he he, kudur orada.'' Diyerek telefonu kapattıktan sonra bana döndü. ''Ben sana öğreteceğim, geç sen. Vallahi yığılırım kızım, kaza yaparız.''
Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken, ''ben sürersem de kaza yaparız! Bak Tarkan kalbim bile çarpıntı yapıyor. Tekrardan kalp krizi mi geçireyim ya?'' dedim. Kalp krizi riskim bu ay biraz daha fazlaydı çünkü oruç tuttuğum için ilaç kullanmayı bırakmıştım.
Tarkan omuzlarımdan tutarak sürücü tarafına götürdü beni. Koltuğa oturduktan sonra emniyet kemerimi taktım. Ellerim titrerken gözlerimi kapatıp derin derin nefes alıp verdim. Tarkan kapıyı açıp yan tarafıma oturduğunda gözlerimi açarak ona döndüm. ''Sakin olmazsan yapamazsın. Şimdi, al anahtarı kontağa yerleştir.''
Elindeki anahtarı alarak dediği yere yerleştirdikten sonra debriyajın, gazın ve frenin yerlerini gösterdi. ''İlk önce debriyaja bas, ibre 1.5 olduğunda yavaşça gaza bas.'' Dediğini yaptığımda o da vitesi hallediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Numarası
Fiksi RemajaBu savaştı. Beni sevdiğini iddia edip beni oynadığı oyunla kendisine çekmeye çalışan Akalp ile benim savaşımdı. Bu savaş, Akalp ile Hare'nin savaşıydı.