12. Bölüm - Vedanın Acısı

82 9 0
                                    

Sesler kulaklarımda çınlarken homurdanarak yatağın diğer tarafına döndüm. Ahu'nun seslerini duyuyordum ve uykumdan oluyordum. ''Anahtarı kapının üzerinde unutma! Ve kahve al marketten, evde bitti!'' 

Kafamı kaldırmadan seslenişim ile odanın kapısı açıldı. Yorganı kafama çektiğimde odaya gelen kişi yorganı kafamdan çekti. ''Ya ahu!'' diyerek gözlerimi açtığımda Alp yeni uyandığı belli olan gözlerle bana bakarken, ''Ahu'nun sesini duydum sanmıştım, pardon.'' Diyerek ona sırtımı döndüğümde, ''Hare kalk artık.'' Diyerek beni dürttü. ''Yarın Trabzon'a gideceğiz ve bugün alışveriş yapacakmışsınız. Kahvaltı hazır, kalk hadi geç kalacaksın.''

 Oflayarak gözlerimi açtığımda yatakta oturur pozisyona gelerek komodinin üzerindeki telefonumun ekranını açtım. Sabahın sekiziydi daha. Ekranı kaydırarak rehbere girip Mehir'i aradım. Anında telefonu açarken, ''Alo,'' dedi. '' Günaydın canım. Ne yapıyorsun?''

 ''İyi, şimdi kafeyi açtık. Sen ne yapıyorsun, gelmeyecek misin bugün?'' 

Elimi dağılmış saçlarımın arasına karıştırıp kaşırken, ''maalesef, hatta bir iki hafta olmayacağım. Hatta bu yüzden aradım seni. Senden bir şey isteyebilir miyim?'' dediğimde, ''tabi ki.'' Dedi. ''Ben yokken kafeyi sen açıp kapatsan olur mu?'' 

''Tabi ki Hare, bunu problem edecek bir insan değilim.'' Gülümsedim. ''Tamam canım, saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin.'' 

''Yani her saat de aramasın belki işimiz vardır, özel hayata da saygı kalmamış ya.'' Alp'in konuşmasıyla kafamı kaldırdığımda omuz silkerek bana baktı. O sırada Mehir, ''Tamamdır, sana iyi tatiller.'' Dediğinde teşekkür edip telefonu kapattım. ''Sen manyak mısın ya?''

 Sorumla gülümseyerek bana doğru eğildi. ''Evet desem ne yaparsın?'' Kendimi geri çekip, ''lütfen odamdan çık.'' Dediğimde kahkaha attı. Erkeksi kahkahası odamda yankılanırken arkasını dönüp odamdan çıkarken, ''âşıksın! Dırırırım! Âşıksın! Dırırım!'' diye alay ederken arkasından yastığımı fırlatıp, ''kes çeneni!'' diye bağırdım.

 Eğilerek yastığı aldığında gülerek göz kırptı ve odadan çıktı. Yaptığı hareketle dudaklarımda oluşan tebessüme engel olamazken yataktan kalkıp yatağımı düzelttim ve odadan çıktım. 

Banyoya girerek yüzümü yıkadıktan sonra oturma odasına geri döndüm. Alp çayları doldururken, ''otur hadi.'' Dedi. Sandalyeden birisini çekip otururken, ''yine de evimi karıştırman doğru değil.'' Dediğimde dudaklarına yerleşen gülüş ile çaydanlığı yerine yerleştirdi.

 ''Sende benim evimi karıştırırsın, ödeşiriz.'' Çatalımı alıp peynire batırıp dudaklarıma götürdüm. Peyniri çiğnerken, ''öyle bir şey olmayacağı için sevinebilirim o halde.'' Diye alay ettiğimde o da ağzına attığı zeytinden sonra çatalını bana uzatıp, ''sana bu lafları yedireceğim biliyorsun değil mi?'' dediğinde gülerek, ''aynen, kesin dediğin gibi olur.'' Dediğimde tehlikeli bir gülüşle bana baktı. 

''Yaz bunu bir kenara, sen bir gün benim evime gireceksin. Hatta girmek için delireceksin.'' Göz devirerek kahvaltıma devam ettim.

❤️❤️❤️

Kahvaltı bittiğinde beraber mutfağı toplamıştık ve şimdi de onu markete kahve almaya yollamıştım. Bende üzerimi değiştirip siyah tayt ve beyaz boğazlı kazak giymiş, saçlarımı ev topuzu yaparak temizliğe koyulmuştum. 

Evi süpürme işini Alp gitmeden önce yaptığım için şimdi de paspasla yerleri siliyordum. Bir yandan yerleri silerken bir yandan da dudaklarımda yer edinen gülüşle düşüncelere dalıyordum. Her şey o kadar hızlı ilerlemişti ki hiçbir şey anlayamamıştım.

Mazinin Numarası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin