Hare'den...
Karşımda kahvesini yudumlayıp kitabı okuyan adama baktım gülümseyerek.
Bugün yeşillerinden korkmamış, sadece sevgisini hissetmiştim. Yanındaki kadının kim olduğunu çözemesem de çok önemsemiyordum açıkçası.
Karşımda kitap okurken görüntüsü öyle hoştu ki telefonuma uzanıp fotoğrafını çektim. Yaptığım belki yanlış bir şeydi ama karşımdaki anı ölümsüzleştirmek istemiştim.
..........
''Borcumuz ne kadar?'' Kitaptan kafamı kaldırıp kimin seslendiğine baktığımda Alp ile yanındaki kadının kasanın önünde olduklarını gördüm.
Gülümseyerek yanlarına ilerleyip, ''35 lira.'' Dedim. Cüzdanını çıkartıp elli lira verdiğinde para üstünü ona uzattım. ''Hiç gerek yok, artık her sabah kahve içmek için buradayım. Yarın ki kahve parama sayın lütfen.''
Şaşkınlıkla, ''buna hiç gerek yok gerçekten. Hatta yarın ki kahvenizi içerken size eşlik etmek isterim. Geçen gün ki yardımınız için.'' Dediğimde gülümsedi.
''Çok mutlu olurum, ama lütfen parayı kabul edin. Yarın ki kahvelerimiz sizden olursa, bu para da bir sonra ki gün için olur.'' Utançla gülümsediğimde kafamı salladım. ''Peki, öyle olsun.''
Kafe'nin kapısı açıldığında, ''bu ne soğuk anasını satayım, Sibirya da falan mıyız?'' diyerek içeriye giren Tarkan'a gülümsedim.
Alayla Alp'in yanındaki kadının saçlarına bakıp, ''yanık saç kokusu mu o? Her yerde tanırım.'' Dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda, ''tarkan,'' diye uyarırcasına konuştuğumda kadın alaylı bir kahkaha patlatarak saçlarını geriye savurdu.
''Konuştu, kadınlar hakkında bir bilgisi olmayan ukala.'' Tarkan da gülerek, ''ben mi bilmiyorum? Senin şu ödeme yaptığın kadınla benim yıllarım geçti yıllarım. Ben onun ne zaman regl olacağını, o dönemde neler çektiğini bile biliyorum. Hey gidi hey!'' dediğinde kadın bana döndü.
''Lütfen bana bu dağ ayısının senin eşin olduğunu söyleme. Yoksa senin için iyi bir avukat ayarlayacağım.''
Tarkan ayağa kalkarak yanıma geldi ve bir kolunu omzuma atarak beni sertçe kendine çekti. Daha doğrusu beni sertçe çektiği için savruldum. Evet, bu oldu.
''He kocasıyım, ne yapacaksın? Boşayacak mısın?'' Saçlarımı düzeltmeye çalışırken gülerek, ''tarkan, beni boğuyorsun!'' dedim.
Alp gülmek ve gülmemek arasına bize bakarken konudan alakasız daha çok bana ve Tarkan'a bakıyordu.
''Kadını boğuyorsun dağ ayısı!'' Tarkan gülerek bana daha çok sarıldığında, ''konuştu Pelinsu.'' Diye alay etti. Kadın sarı saçlarını geriye atarak, ''benim adım Pelinsu değil, Aşkın!'' dediğinde kapı açıldı ve içeriye Ahu girdi.
Elinde pastane poşetiyle içeriye girdiğinde poşeti boş masalardan birisine bıraktı. İçeride ısınmaya çalışırken Tarkan, ''aha kızımız da geldi.'' Dedi.
Ahu kaşlarını çatarak, ''kafayı mı yedin Tarkan sabah sabah?'' dediğinde adının Aşkın olduğunu öğrendiğim kadın kahkaha atmaya başladı. Tarkan, ''gel kızım buraya. Annenin ve babanın sana söyleyecekleri var.'' Dediğinde Ahu'nun yüzü düştü.
Sinirlerinin gerildiğini hissedebiliyordum. ''Tarkan, sabah sabah bu kadar goygoy yetmez mi sence de? Bel altı vuruyorsun.'' Dediğinde Tarkan sertçe yutkundu. ''Ahu... Ahu'm...'' dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Numarası
Novela JuvenilBu savaştı. Beni sevdiğini iddia edip beni oynadığı oyunla kendisine çekmeye çalışan Akalp ile benim savaşımdı. Bu savaş, Akalp ile Hare'nin savaşıydı.