Zehra GüneşYatağımda ölü gibi yatmak haricinde hiçbir şey yapmak istemiyorum. Daha önce en az yüz kere izlediğim filmlerden birini bugün on kere daha izleyip ilk kez izlemiş gibi ağlamak istiyorum. Akşama kadar Gönülçelen'i envai çeşit konser kayıtlarından dinlemek istiyorum.
"Hadi Zehra, hadi hayatım antrenmana gidicez hadi yavrum."
Ebrar'la görev değişimi yaptık. Odadaki diğer insanı toplayan taraf o toplanan taraf ben oldum dünden beri. Ayağa kalkıp çantamı aldım ve kulaklığımı takıp odadan çıktım.
Dün Hande kalktıktan sonra görmedim onu bir daha. Akşam antrenmanına katılmadı bireysel antrenmanı olduğu için. Sabah kahvaltısını erken yapmış ki bunu diyen Simge bile yaptığına inanmıyor.
Neden bilmiyorum. Empati konusunda bu kadar kötü olduğumu da düşünmüyordum. Ama bu zamana kadar kendimi bir kere bile Hande'nin yerine koymadım. Ne hissettiğini, ne olduğunu hiç umursamadım belki. Dün akşam ilk defa, çimlerde yattığım saatler boyunca onu düşündüm. Ne hissettiğini, ne hissettirdiğimi.
Beni seviyor ve ben onun canını yakmak için elimden geleni yapıyorum. Çekip gidemiyor çünkü aynı takımdayız. Her an onun karşısındayım, her an beni görmek zorunda. Her maç benimle gerekirse sarılmak zorunda, düştüğümde elimi tutup kaldırmak zorunda. Ne kadar zor olduğunu tahmin dahi edemiyorum. Ve o tüm bu zorluğa rağmen bir de benim rahatsız olduğumu bildiği sevgisini benden saklamak için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Başka birisini sevebilmek için uğraşmış. Kaç gündür bana davranışları bundan sebep. Bana fazla bir anlam yüklemediğinde sevgisini unutucağını düşünmüş. Ya da hala devam edeceğini bile bile şansını denemek istemiş. Her ne istediyse istedi, emin olduğum tek şey istediği sonuca ulaşamadığı. Yapamıyor. Davette gözlerini benden alamıyor. Düştüğümde kaldırmak için başka birisinin gelmesine fırsat vermeden uzatıyor elini. Görmeye değecek bir şey için kapattığı gözünü dahi benim gülüşümle açıyor.
Sevgisini bu zamana kadar ciddiye almadım. Almak istemedim. Gelip geçer dedim, Hande bu o an ben hoşuna gitmişimdir dedim, yeni bir deneyimdir dedim ama şimdi anlıyorum hissettiği şeylerin ne kadar güçlü olduğunu. Her zaman baktığım gözlerinde şimdi görebiliyorum bana duyduğu sevginin naifliğini. Ve şimdi anlıyorum başından beri yanlış gelen sevgisinin ne kadar doğru olduğunu.
Biten şarkıyı başa sardım. Çantamı bir kenara atıp sahadaki yedek koltuklarından birine oturdum. Hande yerde ısınma hareketleri yaparken onu izlemeye başladım. Her hareketi bu kadar doğruyken neden bana yanlış geliyor anlamıyorum.
"Ver elini bana." Simge'nin uzattığı eline baktım. "Hadi Zehra. Akşama maç var antrenmanı bitirmemiz gerekiyor."
Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Sabah yalnız kalamadığımız için konuşamadık konuşmak istediğimiz şeyleri.
"Ben de anladım Hande'nin neden böyle davrandığını."
Bana baktı buruk bir tebessümle. "O yüzden mi bozuk moralin?" Başımı salladım. "Bu kadar mı rahatsız ediyor sevgisi?"
"Hayır hayır. Rahatsız ettiğinden değil bu sefer. Sadece dün ilk defa kendimi onun yerine koydum." Hande'ye baktım. Bana bakmamak için uğraşıyor. "Simge ben ona çok kötü davranmışım. Şimdi de ne yapacağımı bilmiyorum."
Derin bir nefes alıp verdi. "O da bilmiyor."
"Konuştunuz mu?" Başını salladı. "İyi mi?"
"Değil. Ama olucak. Hadi daha fazla dikkat çekmeden başla ısınmaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülçelen / HanZeh
Fanfiction"Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır." Yüzünde yarım bir tebessüm. Dudağının kenarı hafifçe kıvrılmış. Bir anlığına da ols...