Yirmi Sekiz

3K 197 141
                                    


Hande Baladın

"Kırıklarını aldırdım kalbimin, zırhımı çıkarttım astım portmantoya."

Eskisi kadar kolay olabilecek mi kalbimdeki kırıkları aldırabilmek? Kırıklarını aldırdığımda bana bi kalp kalıcak mı geriye? Her yeri kırık, her yeri sızlıyor.

"Hande?" Şarkıyı mırıldanarak önümden geçen Anıl hala Zehra ile konuştuğum yerde oturan beni zar zor fark etmişti. "Ne yapıyorsun burada tek başına?"

Omuz silktim bir şey demeden.

Anıl konusunda hep sınırları zorladım. Zehra istememesine rağmen ondan uzaklaşmak istemedim. Çünkü Zehra'nın bir gün kalbimi kıracağından emindim. Ve o zaman Anıl yanımda olsun istedim. Onun yanımda olmasının iyi olabileceğini düşündüm hep. Hiçbir sevgi birbiriyle kıyaslanamaz ama onun bana duyduğu sevgiyi benim Zehra'ya hissettiğim şeylere benzettim. Bir gün Zehra kötü bir duruma düşerse ona en iyi ben yardım ederdim. O yüzden ben bu boktan duruma düştüğümde yanımda Anıl olsun istedim. Ama şimdi uğruna Zehra'yla beraber geçirdiğim birkaç güzel günde bile kavga ettiğim şeyi istemiyorum. Anıl'ı artık yanımda istemiyorum.

"Biraz yalnız kalmak istedim."

Gülümsedi. "Buralarda yengeçler oluyor geceleri. Isırıyorlar filan kocaman kıskaçlarıyla. Gel bence benimle."

Ters bir bakış attım. "Hala yalnız kalmak istiyorum Anıl."

"İyi değilsin." Kaşlarını çatıp yanıma çöktü. "Bir şey mi oldu?"

"Yalnız kalmak istiyorum yeterince açıklayıcı bir cümle değil mi senin için? Bu alanda tek başıma olmak istiyorum, lütfen gider misin?"

Bana baktı bir süre. Ben ise onun yerine karanlık denizi izledim. Sinirimi bozuyor hala yanımda olması.

"Emin misin?"

"Anıl ne olur yanımdan siktir olup git."

Ayağa kalktı. "Sen bilirsin."

Uzaklaştığında tekrardan gökyüzündeki aya baktım. Yine dolunay, yine ben ve yine hayatımı değiştiren bir olay. Boktan bir gece. Eskiden dolunayın bana iyi gelip gelmediğini bilmiyordum. Şimdi eminim.

Dolunayı da sikiyim.

Dolunaya duyduğum nefret yüzünden ona bakmayı bırakıp az önce Anıl'ın üzerinde yürüdüğü kumlara baktım.

Zehra'nın beni üzeceğinden emin olmak da, bu eminlik yüzünden Anıl'ı yakınımda tutmak da aptallıktı. Bu yüzden yapmayacağım şeyleri yaptım. Anıl umrumda değildi, öyleymiş gibi yaptım. Ben öyle davrandıkça Zehra'nın kalbini kırdım ve bunu umursamadım. Çünkü onun da benimkini kıracağından emindim.

Tutturdum bir gönülçelen başka bir şey düşünmedim. Kötüyü bile isteye çağırdım yanıma. Olmayacaksa da oldu.

Tutturdum bir Anıl, ayırmadım yanımdan. Onu sevmeyi beceremeyeceğimi bile bile, sırf bana zarar vermeyeceğinden emin olduğum için onu sevmeyi istemekten hiç vazgeçmedim. Acı bir itiraf kendime.

Ben Zehra'yı ne kadar çok sevdiysem onu sevmekten bi o kadar da nefret ettim. Zehra bana hiç iyi gelmedi ki. Bana hiç iyiyi hatırlatmadı. O da beni sevdiğinde, doğruysa tabi, geçmişi unutup onunla güzel şeyler yaşamayı denedim. Onun yanındayken kendi içimde hep bir savaştaydım. Ona deli gibi aşıktı bir yanım, diğer yanım hep kırık. Ben bu iki yanım arasında bir o yana bir bu yana koşmaktan çok yorulmuşum. Şimdi fark ediyorum.

Zehra beni aldattı. Şu an düşünmem gereken tek şey bu olması gerekiyor. Oysa ben yine kendimde binlerce hata arayıp yüzlercesini de buluyorum. Ondan etmem gereken nefreti yine kendimden ediyorum.

Gönülçelen / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin