Hande BaladınDudaklarını öptükten sonra ondan ayrılmamın mümkün olmayacağını söylemiştim bir keresinde. Benden bırakacağı hissin bağımlısı olacağımı düşünmüştüm. Öyleymiş. Sadece birbirinin üzerinde öylece duran dudaklarımız bile bana neler neler hissettiriyor.
Daha fazlasını istiyorum. Çok daha fazlasını.
Dudaklarımı hareket ettirdiğimde Zehra'da bana uyum sağladı hiç beklemeden. Vücudumun her yeri bu yaşadığım büyülü anı kutluyor gibiydi. Nereye odaklanırsam orada diğerlerinden benzersiz bir karnaval vardı. Tüm bu geçit töreninin bizi bekleyen güzel anların, anıların ve daha nicelerinin başlangıcı olması dileğiyle.
Zehra dudaklarımızı ayırıp başını başıma yasladı. Büyük bir çoşkuyla ona sardım kollarımı. Zehra'nın ellerini saçlarımın arasında hissettiğimde gülümsedim. Çektiğim acıların haddi hesabı yok. Bu güne kadar Zehra'ya ulaşmak için çok kırıldım. Çoğu zaman vazgeçtim, onun için çabalamayacağımı söyledim. Şimdi dönüp baktığımda tüm isteklerimin teker teker gerçekleştiğini görüyorum. Zehra beni, benim aptalca çabalamamla sevmedi. Beni ben olduğum için farkında dahi olmadan sevdi. Ve bu benim için herhangi bir çabadan sonra elde edeceğim kazanımdan çok daha büyük bir kazanç.
Eski kötü günler geride kaldı. Üzülmek olmayacak artık hayatımda. Hayatımızda. Umarım. Zehra aktığından habersiz göz yaşımı silip dudağıma küçük bir öpücük bıraktı.
Gözlerimi kapatıp gülümsedim. Ben bu hissin, o dudakların kölesi olurum.
"Her şey çok güzel olucak."
Belli belirsiz başımı salladım ve gözlerimi açtım.
"Sen yanımdaysan şüphem bile yok."
Gülümsediğinde her zaman yapmak istediğim şeyi yapıp kıvrılan dudağının kenarını öptüm. Daha yapmak istediğim çok şey var onunla. Hepsini teker teker gerçekleştireceğiz.
"Yanındayım."
Tekrar dudağına yönelecekken açılan kapıyla oraya döndüm.
Ama bu kadarı da olmaz ki ya. Bu kadar da özel hayatımıza müdahale edemezsiniz be.
Ebrar ve Simge yaslandıkları kapının açılmasıyla far görmüş tavşan gibi bize bakıyorlar. Ne zamandır oradalar hiçbir fikrim yok. Hislerim bizden bile önce buradalardı diyor.
Bomboş soyunma odasında birbirine sarılan Zehra, ben ve far görmüş tavşanlar birbirine boş, anlamsız bakışlar atmaya başladı. Herkes diğerlerinin burada ne işi olduğunu çözmeye çalışıyor. Sessizliği bozan Ebrar oldu.
"Çabuk söyleyin öpüştünüz mü?"
Heyecanına sağlık.
"Of Ebrar bu sefer neyine iddiaya girdiniz?"
İddia mı?
"Bir saniye bizim üzerimize iddiaya mı giriyorsunuz?"
Sorumu sorduğum kişiler değil Zehra cevapladı.
"Hem de düzenli olarak. Aldığımız nefes uğruna bile."
"Ya bırak şimdi onu, öpüştünüz mü? İddia için sormuyorum. Zaten ikimiz de öpüştüğünüze oynadık."
Kaşlarımı çattım. "Bir kazananı olmayacak farkındasınız değil mi?"
"İddia için sormuyorum işte."
"Öpüşmediniz mi? Al işte Ebrar tam öpüşecekken bastık. Geri çıkıyoruz biz, siz de kaldığınız yerden devam edin. Handan, Zeze çok özür dileriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülçelen / HanZeh
أدب الهواة"Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır." Yüzünde yarım bir tebessüm. Dudağının kenarı hafifçe kıvrılmış. Bir anlığına da ols...