Otuz Üç

3.3K 216 113
                                    


Son ki

Zehra Güneş

Kırılmak istenircesine yumruklanan kapımın önünde durup küçük delikten kapıyı yumruklayanlara baktım.

Ebrar ve Simge yine bir arada gelmişler, şafak operasyonlarına başlanılmış. Onlar tekrardan bir araya geldiyse önümüzdeki günlerde başımıza her an her şey gelebilir. Bu ikiliden daha tehlikeli bir ikili olan Ebrar ve Hande ikilisi gibi kötüyü vaat etmiyor en azından. Küçük de olsa güzel şeyler yapabileceklerine dair umut da var.

Kapıyı açtığımda Ebrar beni itip içeriye girdi. Normaldi, her zaman evime girişi bu şekilde oluyor.

"Kusura bakma habersiz geldik."

Geleceklerinden haberim yoktu. En azından Simge'nin geleceğini tahmin etmiyordum. Anıl'ın restoranından kalktıktan sonra Ebrar'ı aradım hemen olayları anlatmak için. O ise Hande ile ikimizin buluştuğunu öğrenmenin çoşkusuyla heyecanla bağırmak dışında konuşmadan telefonu kapattı. Hareketlerinden ne yapabileceğini kestirebildiğim için eve geleceğini anlamıştım.

"Ne kusuru hoş geldiniz."

"Tabi ne kusuru diyeceksin Zehra, senin için buradayız yavrum."

Kaşlarımı çattım. "Benim için derken?"

"Hande ile buluştum bi yardım çığlığı değil miydi?"

"Yani. Belki."

"Öyleydi öyleydi. Ben de hemen Simge'yi de alıp yanına geldim. Kurultay başlamıştır, anlatıyorsun ne olduğunu."

Bu kadar fazla yükselmesi beni biraz korkutuyor. Bu gazla ona anlatırsam Hande'nin evini basmaya gidebilir.

"Bi otur bi sakinleş. Bir şeyler içmek ister misiniz?"

İkisi de başını olumsuz anlamda salladı. Başımla onaylayıp tekli koltuğa oturdum.

"Anlat hadi şimdi."

Ebrar'ı umursamadan Simge'ye döndüm.

"Senin haberin var mıydı? Hande söylemiş miydi yani?"

Simge başını sallamakla yetindi. Söylemesi iyi bir şeydi. Hande'nin hangi düşünceyle yanıma geldiğini artık Simge'den öğrenebilirdim. Birkaç saat önce yaşattığı bir dizi tutarsız eylemleri kendi başıma asla anlayamazdım. Ebrar'la anlamam ise koca bir imkansız olasılıktı.

"Görüyor musun insanlar yakın arkadaşlara bu tür olayları önceden haber veriyor."

Ofladım. "Bu heyecanın yüzünden anlatmadım Ebrar. Sana anlattığımda beni de yükseltecektin beklentiyle gidecektim Hande'nin yanına. İyi ki de anlatmamışım."

Gülmeye başladı. Ruh hastası.

"Umutsuz vaka olduğunu biliyorum Zeze, hiç yükseltmekle uğraşmazdım."

Kanepedeki yastığı alıp ona attım. Yüzüne gelecek yastığı tutup gülmeye devam etti.

"Asıl sensin umutsuz vaka."

Daha sesli gülmeye başladı. Buraya bana destek olmak için geldiğini sanmıştım. Benimle dalga geçiyor. İyi dostlar biriktirdim.

"Ebrar bırak şimdi zevzekliği. Biz Zehra'yla konuşacağız ve sen de çok müdahale etmeden dinleyeceksin sadece olur mu? Arabada konuştuğumuz gibi."

Simge'nin ciddi ses tonuyla Ebrar'a baktım. Başını salladı hiç itiraz bile etmeden. Simge arabada her nasıl konuştuysa bu büyük deliyi dizginleştirmeye sebep olabilmiş. Uslu uslu oturan Ebrar'a gülümseyerek Simge'ye döndüm. Ciddi bir konuşmaya her şeyden fazla ihtiyacım var.

Gönülçelen / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin