Dört

3.7K 194 19
                                    



1 yıl önce

Hande Baladın

Takım otobüsüne binip her zamanki yerime doğru yürümeye başladım. Yerimde oturan Zehra'yı gördüm ve bakışlarımı onda sabitledim. Yüzünde bana karşı gelmenin verdiği belli belirsiz gururlu bir tebessüm vardı.

O yemekten sonra bir haftadır yüzüne bakmıyorum, hiçbir şekilde cevap vermiyorum. İstediğini yapıyorum ama ne kadar istese bile içten içe kudurduğunun da farkındayım.

Zehra'ya şımarık diyemem. Yine de istediğini olduran birisi. Kendisi ya da insanlar üzerinden elde edebiliyor istediği şeyi. Şu an kudurmasının ve bana meydan okumasının sebebinin istediğini alamamış olmak olduğunu sanmıyorum. Ne istediğini bildiğini dahi düşünmüyorum.

"Yaso! Arkayı aç bebeğim geliyorum!"

Çalan müzik eşliğinde keyifle dans ederek en arkaya doğru yürümeye başladım.

O benim keyfimi bu küçük numaralarla bozamaz.

*

Elimdeki elmayı havaya atıp tutarak toplantı odasından içeri girdim. Bir toplantı yok aslında, sadece ben biraz yalnız kalmak için inmiştim. İçinde yalnız kalmayı istediğim son insan olmasına rağmen elimdeki elmanın varlığından güç bularak sandalyenin birine oturdum.

Dün çalınan otobüsteki yerimin hesabı sorulacak.

Elimdeki elmadan büyük bir ısırık aldım. Çıkan sesle dikkatini bana veren Zehra'ya baktım. Nefret ediyor elmanın böyle yenmesinden. Şapırdatarak yenilmesinden ben de nefret ederim ama onun nefretinin sebebi dünyanın en saçma şeyi. Isırırken çıkan o magnum reklamlarındaki sesten rahatsız oluyor hanımefendi.

Başımı tekrardan telefonuma eğip büyük bir ısırık daha aldım. Zehra'nın bakışını üzerimde hissettiğimde görmezden geldim. Telefonumdan bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yaparken o da kendi telefonuna dönmüştü.

Tekrar bir ısırık aldığımda ofladığını duydum. Çok geçmeden bir müzik sesi yükseldi telefonundan. Benim ısırık sesimi kesmek için müzik açıyor.

Çalan yüksek sesli yabancı müziği bilmememe rağmen hoşuma gittiği için ismini arattım. Bulduktan sonra büyük bir ısırık daha aldım elmamdan.

Elma ne olur Zehra çıldırmadan bitme aşkım.

"Şu elmayı şöyle yemesen olmaz mı?"

Kaşlarımı çattım. "Müzikten duyamıyorum."

"Kapatmayacağım Hande."

Gülerek elmayı dudaklarıma yaklaştırdığım sırada müzik kapandı. "Ne zevk alıyorsun şundan katır kutur sesler çıkarmaktan."

"Dondurma yiyormuşum gibi hissediyorum hoşuma gidiyor."

"Dondurma yemek istiyorsan dondurma yiyebilirsin."

"Aynen güzelim yerim."

Şekeri yemeyi bıraktım. Kilo verme aşamasındayım. Üstelik kamp döneminde daha fazla dikkat etmek de zorundayım.

"Öf Hande ya git başka yerde ye o zaman şu elmayı."

"Rahatsız oluyorsan sen git başka yerde otur."

"Ben buradaydım sen sonradan geldin."

İlk okul sıra kavgası değil mi ya bu?

"Demekki sen burada yeterince vakit geçirmişsin. Bence gidebilirsin."

Gönülçelen / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin