On Yedi

3.9K 200 52
                                    


Hande Baladın

Önümde duran iç çamaşırlarına baktım. Çantamda yedek temiz çamaşırım olmadığı için kendi çamaşırlarını vermiş. Bu durum ne kadar normal olsa bile-

Ne normali ya? Zehra'nın çamaşırlarını giyeceğim. Bunu normal karşılayabilmem mümkün bile değil.

Ben bugün buraya gelerek kendi sabrımla kumar oynadım. Böyle giderse kendimle kendim arasındaki bu kumarı kendim kaybedecek. Zehra'ya karşı koymaya çalışan kendim. Ama diğer kendim sonunda onunla gerçek bir temas kurabildiğim için feci kazanacak. Kendimi tutuyorum.

Koyduğu çamaşırlardan sonra bıraktığı uzun tişörtü de giyindim. Canım benim şort koymamış, bence o da bana aşık.

Kirli çamaşırlarımı çantamın içine koyup odadan çıktım. Salona girdiğimde Zehra'yı ıslak saçlarıyla karşımda gördüm. O da kendi odasındaki banyoda almıştı duşunu ve maalesef evinde baya güzel bir misafir odası var.

Bu gece beraber uyumayacaksak ben neden buradayım ki?

"Sonunda çıkabildin. Kaç saattir seni bekliyorum."

Bana verdiği iç çamaşırlarıyla bakışmam biraz uzun sürmüş galiba.

"Ne yapıyım hızlı hareket edemiyorum. Çok beklememişsin sen de saçların hala ıslak."

"Olsun."

Yanına yürüyüp diğer koltuğa oturdum.

"Bir şey mi izlesek?" Dedim bacaklarımı uzatırken.

"Saat on bire geliyor. Bir şey izlersek saat çok geç olur."

Bakışları sanki her gün görmüyormuş gibi bacaklarıma kaydı.

"Oh tabi sen buldun izleyecek şeyi." Bakışlarını anında bacaklarımdan çektiğinde gülmeye başladım. "Sorun değil devam edebilirsin de sen niye kendin giyiyorsun da bana şort vermiyorsun?"

Gülümsedi. "İstesen getirirdim."

Omuz silktim. "Olay benim giymemem değil senin giymen."

Ayağa kalkıp mutfaktaki dolaba yöneldim. İçinden tam da aradığımı bulmuştum. Şarap şişesini çıkarıp Zehra'ya döndüm.

"Madem dolabında böyle güzellikler var neden benimle de paylaşmıyorsun?"

Bana döndüğünde elimdeki şaraba odaklandı. Başını olumsuz anlamda sallamaya başladı.

"Hayır Hande. Hayır. Yarın dokuzda kalkacağız. Hayır."

Gülerek onu umursamadan bardakları aramaya başladım.

"Ciddiyim. Sen ne halin varsa gör ama bana içiremezsin."

Ofladım. "Benim gibi konuşmayı bırakır mısın? Bir iki kadehten bir şey olmaz."

"Senin gibi konuşmayı bırakamam çünkü sen yapmayacağın şeyleri yapıyorsun. Birkaç gün sonra finallere çıkacağız ona hazırlanmak yer-"

"Lütfen daha fazla konuşma. Tahammül edilmesi çok zor bir insanmışım." Sonunda bulduğum iki kadehle yanına yürümeye başladım.

"Ciddiyim ben Hande. Hiç mi düşünmüyorsun finalleri?"

"İçtiğim iki kadeh şarap yüzünden kaybedeceksek zaten oynamayalım Zehra. Söz veriyorum iki kadeh, hatta sen katarsın." Şişeyi ona uzattığımda anında elimden aldı. Sehpaya koyduğum bardaklara baktı uzun uzun.

"Söz ver ikiden fazla değil."

"Söz veriyorum." Dedim yanına otururken. "Fazlasının olmasını ben de istemem."

Gönülçelen / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin