Hande BaladınMutluyum, uzun zamandır olmadığım kadar mutluyum. Kendi kendime nazar değirmemek için kendime bile itiraf etmedim ama baya mutluyum. Kariyer anlamında belki de en iyi milli takım sezonumu geçiriyorum. Kendimi inanılmaz geliştirdiğimi hissediyorum, bu iyi hisler sahada skor anlamında da adıma yansıyor ve ben kendimi daha öz güvenli hissediyorum.
Zehra ile aramız ise hiçbir zaman olmadığı kadar iyi. Zehra çok uzun zamandır bana iyi gelen bir insan değildi. Onu sevmeme rağmen hiçbir hareketi bana kendimi iyi hissetmiyordu. Yanında hep yanlışmışım gibi hissediyordum. Onun yanındayken yapacağım, söyleyeceğim bir şey üzerine bile yanlış olmaması için saatlerce düşünüyordum. Ama şimdi öyle değil. Ben onun karşısında yalın bir haldeyim artık. Kendimi doğru olarak değil, Hande olarak çıkarıyorum karşısına. Ve bu halimi o da çok seviyor. Sanırım. Umarım.
Elimdeki bandajla oynamaya devam ettim bir şeyler anlatan Ebrar'ı dinlemeyi reddederek. Birazdan maça çıkacağız ve önemli bir maç. Fazlasıyla heyecanlıyım.
"Hande, saçını örmemişsin." Diyen Zehra'ya baktım.
Kaybedeceğimizi hissettiğim maçlarda saçımı örmüyorum ki totemim bozulmuş olmasın.
"Örmek istemedim."
Heyecanımı fark ettiğinde yanıma geldi.
"Saçın yüzünden kaybetmek istemiyorum Handan."
"Batıl inanç bunlar." Gülümsediğimde o da gülümsedi. "Zehra kazanacağımızı sanmıyorum."
Gülümsemesi benimki gibi soldu. "Yine de öyle düşünme. Mücadelenin ne getireceği belli olmaz. Dön arkanı saçını öreceğim."
Arkamı dönmediğimde o arkama geçip saçımı örmeye başladı. "Sen kaptan değil misin ya? Sen bizi gazlamazsan biz nasıl yükseleceğiz?"
"Ben yükseltirim yine sen onu merak etme. Keyifli bir şekilde yeniliriz."
Güldüğünü hissettim. "Kabullenilmiş çaresizlik."
Başımı salladım. "Maalesef."
"Tokan var mı?"
"Yok."
"Saçını tut." Saçımın ucunu tuttuğumda kendi tokalarından birini çıkarıp benim saçımı bağladı ve tekrardan eski yerine geldi.
"Zehra şimdi de senin totemin bozuldu."
Omuz silkti. "Belki de yeni bir totem bulmuşuzdur. Saçını benim örmem gerektiğim yeni bir totem."
Gülümsedim. "Umarım bulmuşuzdur." Yüzündeki tebessümü gördüğümde devam ettim. "Her maç öncesi saçımı örmen güzel olabilir. Ama sende de benden bir şey olması lazım."
Üstümde ona verebileceğim hiçbir şey yok galiba. Her yerime bakındıktan sonra gülerek beni izleyen Zehra'ya baktım.
"Diğer maça mı yapsak?"
"Zehra biraz daha konuşmasaydın kolyelerimden birini vermek zorunda kalıcaktım."
Gülerek kolyelerime baktı. Ne kadar değerli olduklarını biliyor. "Verir miydin?"
"Ağlaya ağlaya verirdim."
Bakışları gözlerimi buldu. Her saniye kaçıracağını düşünsem de yapmadı. En az benim kadar kendinden emindi bana bakarken.
O gün Ebrar nasıl emin olduğu soruma cevap vermedi. Saçma sapan şeyler zırvalamakla yetindi. Fazlaca sinirimi bozsa da belki de söylememesi en iyisi diye düşünüyorum şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülçelen / HanZeh
Fiksi Penggemar"Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır." Yüzünde yarım bir tebessüm. Dudağının kenarı hafifçe kıvrılmış. Bir anlığına da ols...