Hande Baladın13 saat.
Yarım günden daha fazla. Yedi yüz seksen dakika. Kırk altı bin sekiz yüz saniye.
Kafamı duvarlara çarpmak istiyorum. Sıkıntıdan gebermek üzereyim.
Uçaktaki ilk üç saatimi uyuyarak geçirdim. Sonra yemek yedim bir şeyler izleyerek. Sonra kızlarla konuştum her şey güzeldi ama daha yedi saat var. Benim yapabilecek hiçbir şeyim yok ama uçağın inmesine daha yedi saat var.
Yanımdaki Simge'ye baktım. Neşeyle koltuktaki ekrandan bir oyun oynuyor. Ben hepsini oynayıp sıkılalı on dakika oldu.
Ayağa kalkıp diğerlerine baktım. Ebrar yine uyuyor. Tuğba sevdiği bir dizinin final sezonu yayınlandığı için yanına kimseyi yaklaştırmıyor. Elif de aynı şekilde bir şeyler izliyor. Cansu kitap okuyor. Ayça da uyuyanlar kervanına Meliha ve Saliha ile birlikte katılmış.
Zehra nerede ki acaba? Ayça'nın yanındaki koltukta gözükmüyor.
Ön taraftaki yiyeceklerin olduğu yere doğru yürümeye başladım. O sırada Zehra'nın sesini duydum.
"Evet dedi ben de seni aldattım. Bir kez de değil üstelik."
Bu şarkıyı ben söylemiştim ona geçenlerde. Gülümseyerek yanına gittim. Beni gördüğünde sustu. Mini barı açarken şarkıyı bıraktığı yerden söylemeye başladım.
"Çünkü beni çok kanattın. Çok sevdiğim bir yalandın."
İçinden bir içecek alıp ona baktım. Gülümsüyordu benim gibi. Aramızı düzelttikten sonra Türkiye'ye döndüğümüz için antrenmanlar haricinde görüşememiştik. O yüzden hala onunla konuşurken tereddüt ediyorum ara ara. Ne yapacağımı bilemiyorum. Ama o ilk baskıyı kırdığım anda o günü sadece onunla geçirmek istiyorum.
"Çok sıkıldım."
"Çoktan çok daha fazla sıkıldım." Dedim sıkıldığımı belli eden bir ses tonuyla. "Ne yapıyordun burada?"
İçeceğimi açarken soruyu cevaplamasını bekledim.
"Yemek yedim."
Kaşlarımı çattım. "Oturacak bir yer yok."
"Ayça yediğim şeyin kokusu uykusunu kaçırıyor diye gönderdi yanından."
Gülmeye başladım. "Ciddi misin?" Başını salladı. "Ayakta mı yedin?" Tekrardan başını salladı. Küçük bir çocuk gibi tatlı gözüküyordu. "Kıyamam."
Kollarını iki yana açtığında ona sarılmak yerine gülerek içeceğimden birkaç yudum aldım. Simge'yle yeterince işe yarayacağını düşündüğümüz bir çözüm bulmuştuk Zehra ile olan durumuma. Az temas.
"Şerefsiz."
Bozulmamıştı, aksine gülüyordu. Ama o ne güzel gülmek.
İçeriye Eda abla girdiğinde gülümseyerek baktı ikimize de. Takımın içindeki bireysel ilişkilere karışmıyordu doğru olarak. Sadece bunu sahaya yansıtmamızı istemiyordu. Zehra ve ben sahaya yansıtmamak konusunda pek iyi olamadığımız için bizi tekrardan bu halde gördüğüne çok sevinmişti.
"Hanzeh online." Dediğine gülümsedik ikimizde. Bir meyve alıp bize baktı. "Böyle çok güzelsiniz kızlar, tekrar eski halinize dönüyüm demeyin sakın."
"Merak etme kaptan, varisinin canını sıkmam."
Dedi Zehra benim de artık kaptan olmamı belirterek."Aman diyim kaptanımız bize daha çok lazım." Eda abla bana göz kırpıp yanımızdan gittiğinde Zehra'ya baktım sırıtarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönülçelen / HanZeh
Fiksi Penggemar"Korkunun olduğu yerde aşk yoktur. Cesarettir sevmek. Düzenlere, oyunlara, kötülüklere meydan okumaktır. Sevmek; uzaklaşmaktır yalandan, bencilliği hiçe saymaktır." Yüzünde yarım bir tebessüm. Dudağının kenarı hafifçe kıvrılmış. Bir anlığına da ols...