"Bana gel Hwang Hyunjin. Bu gece işini bitireceğim."
- 🦇 -
"Kim Seungmi-" silahını camdan içeri dalan gölgeye sertçe sıktı ve sendeleyen bedeni hızla zincirledi Yongbok. Ardından ışıkları yaktı.
"Henüz dönüşmemişsin..." dedi ve perdeleri kapatıp, kapıyı kilitlerken sinsice gülümsedi. Hyunjin kamaşan gözleri yüzünden rahatça göremiyordu.
Yongbok bir kaç adım ilerledi ve pantolonunun fermuarlarının arasından aletini çıkarıp, gözleri görmeyen adamın sertçe yukarı kaldırdığı çenesinden içeri soktu. "Nasıl, böyle mi yapıyordun? Aaaa Sakın ısırayım deme, saniyesinde öldürürüm seni."
Hyunjin ağzına giren şeyin ne olduğunu anladığında hafifçe sırıttı ve başını geri çekip konuştu. "O küçük sikinle beni boğabileceğini mi sanıyorsun Lee Felix Yongbok?"
Gencin penisini kendi ağzına aldı ve başını ileri geri hareket ettirmeye başladı. Yongbok bunun bu kadar değişik hisdettireceğini düşünmemişti. İçi tırmalanıyordu sanki. "T-tanrım buna nasıl dayanıyor? Zevk mi alıyor bir de?" Diye içinden geçirirken sesli bir şekilde inlemeden edememişti. "Ah!"
Hyunjin'in hareketlerini devam etmesiyle gözleri kayarken dizlerinin üzerine düşmüştü. "Yongnok?! Bir sorun mu var?" Minho'nun içeri seslenmesiyle hafifçe sırıttı Hyunjin ve aşağıdan zincirlenmiş olan elleriyle Yongbok'un kollarını sıkıca tuttu. Gözlerini açamıyordu. "Işığı kapatıyor musun?"
"Elbette kapatmıyorum." Dedi Yongbok. Ardından cürretkârca seslenmeye yeltendi. "Hyung, Hwang Hyunjin burad-"
Hyunjin kollarını daha sıkı kavrayıp kendine çekti genci ve aralarında yalnızca bir kaç santim varken dişlerinin arasından konuştu. "Kapatıyor musun yoksa ağabeyin biricik bakire sandıgı kardeşini burada aylarca aradığı vampirle dudak dudağa görsün mü? Fermuarın da açıkken bir de."
"Yongbok, kapı neden kilitli?! Hyunjin dedin? İyi misin?" Minho kapıyı zorlamaya başlayınca çağresiz kalan genç "tamam." Dedi ve hızla kalkıp söndürdü ışığı ve fermuarını çekti. Minho da hemen ardından kırmıştı kapıyı.
Hyunjin hala bağlıydı ancak şimdi odadaki ikiliyi daha rahat görebiliyordu. Minho içeri girdi ve keskin bıçağını Hyunjin'in boynuna dayadı. "Sen miydin benim kardeşime zarar veren?" Tısladı dişlerinin arasından.
"Kardeşin de pek meraklıydı kendini emdirmeye." Hyunjin'in verdiği yanıtla daha da sinirlenmişti. "Kafanı boynundan ayırdığımda da böyle bilmişçe konuşabilecek misin bakalım?"
Hyunjin bilmişçe konuşmaya devam etti ancak şimdi kurtulamayacağını biliyordu. Daha önce bu durumda Seungmin'e güvenmişti ancak şimdi o da infazcıların elindeydi.
Yongbok bir süre izledi Hyunjin'i. Umursamaz bakışlar atarken cebindeki kolyeyi okşuyordu. Muhtemelen üzerindeki kanları temizlemeye çalışıyordu. "Bu önemli soyların babadan oğula verilen kolyelerinden olmalı. Kanı temizlediğine göre üzerindeki mührü mü çözüyor, yoksa bir oğlu mu var? Ya da kardeşi?" Diye geçirdi içinden. Ardından Hyunjin'in kendi kendine bir şeyler fısıldamasıyla şüphesinde kesinlikle haklı olduğunu düşünüyordu. O bir isim fısıldamıştı.
Minho da farketmişti ancak umursamadı. Tam bıçağını indirip sertçe onun boynunu keserken camdan iceri giren rüzgar ile kolunu derince kesen pençeler ile bıçağı yere düşürdü ve acı içinde kıvranmaya başladı. Bu da neydi şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE IS A THIEF/ HYUNLİX
Про вампиров"Bana güzelliğini ver infazcı.." -Angst ~Milly