"Kanının tadı güzel. Şuanki formumda kalmak için onlarca yetersiz insanın kanını emmektense, sadece senin kanını icersem belki yeterli olur."
- 🦇 -
Yaklaşık bir haftadır Hyunjin'in yanındaydı Yongbok. Zifiri karanlık bir mağarada kaç gece geçirdiğini bilmiyordu bile. Gündüz ve geceyi bile ayırt edemiyordu.
Girişten gelen tıkırtı sesi ile kaldırdı başını. O yine geliyordu. Uzandığı taşta biraz daha doğruldu ve gelmesini bekledi. Saniyeler sürmemişti gelmesi. O rüzgar gibi hızlıca Yongbok'un dibine girip, bedenini sararken, tekrar içine bir ürperti doğmuştu. Bu her gece daha da ürpertiyordu onu. Ellerini narince Yongbok'un boynunda gezdirip sıcak nefesini vererek dişlerini sertçe ona geçirirken, sanki ayakları yerden kesiliyormuş gibi hissediyordu.
Hyunjin Genç adamın bedenini bıraktı ve bir kenara oturup dudağının kenarını eli ile sildi. "Bugün her zamankinden daha baygın bakıyorsun. Ne, yoruldun mu?" Diye sordu Yongbok'a bakarak.
"Kendi karnını doyurmadan önce beni beslemen gerekmez mi? Miğde bulantısından öleceğim." Dedi Yongbok Buna karşılık Hyunjin bir sepet koydu Felix'in önüne ve onun bir elini çözdü.
Yongbok tek eliyle sepetin ağzını açtı. Içinde bütün ekmek, Garnitürler ve biraz da su vardı. Hızla ekmeği koparıp ağzına tıkarken dolu ağzıyla konuştu. "Kim bilir kimi öldürüpte çaldın bunları?"
"Bugün senden başka bir insanın kanını içmedim Yongbok. Ye ki bayılma, ölmeden önce iyice faydalanmalıyım senden." Dedi Hyunjin.
Buradan sağ çıkamayacağını biliyordu Yongbok. Boşuna öleceğine, Hyunjin'in gözünü doyurup ölecekti. Bir haftadır her gece Hyunjin sivri dişleri ile boynunu ısırıyor, ısırdığı yerden sertçe emiyordu kanını. Gözleri kararana kadar devam ediyordu. Süründürerek öldürecekti onu.
- 1 hafta önce -
"Kanının tadı güzel. Şuanki formumda kalmak için onlarca yetersiz insanın kanını emmektense, sadece senin kanını emersem belki yeterli olur."
Hyunjin'in dediği ile sırıttı hafifçe Yongbok. "Çıkarım ne? Veya senin çıkarın ne? Gidip halka yalvarırsam, seni yakalayabileceğimi söylersem belki affedilirim ama seninle gelirsem beni öldürürsün." Dedi.
Hyunjin olabildiğince sert bir şekilde kavradı Yongbok'un yakasını ve dişlerinin arasından konuştu. "Yanılıyorsun Lee Felix Yongbok. Eğer şimdi benimle gelirsen Belki biraz daha yaşayacaksın, hatta yaşadığın süre boyunca işime yarayıp, bu formda kalmamı sağlayabilirsen ben bir daha insan kanı ile beslenmeyeceğim. Böylelikle ölümün koca bir köyün yararına olacak. Ancak şimdi oraya geri dönmeye çalışırsan benden önce köylüler öldürür seni ve yüzlerce vampirin soyundan kurtulmuş gözde cellat yaptığı bir hata uğruna boşuna ölmüş olur, halk ise tekrar benimle baş başa kalır. Hangisi daha kârlı?"
Yongbok fazla düşünmedi. Buraya doğru yaklaşan meşale ışıklarını farkettiğindeyse hızla kollarını Hyunjin'in boynuna doladı ve onu istediği yere götürmesine müsade etti. Hyunjin'se saniyeler içinde Yongbok'u belinden iyice kavrayarak bulabildiği en karanlık mağaraya götürdü onu.
Onu bu karanlık mağarada büyük bir kayaya bağladı ve her gece karanlık iyice çöktüğünde azar azar emdi onun kanını. Dayanamayıp ölene kadar her gece bunu yapmaya devam edecekti.