"Söylemedin mi, çok ayıp Yongbok. Müjdemi isterim Hwang Hyunjin, baba oluyorsun."
- 🦇 -
İfadesiz bakışıyla bir süre sessiz kalmıştı Hyunjin. Jisung fırsattan istifade onu ısırmak için Yongbok'u kendine çekerken Jisung'un yakasını sertçe kavradı Hyunjin ve onu yere çarpıp sırtını kayaya vurmasını sağladı.
Yongbok bunun çokta kötü bir tepki olmadığını düşünmüştü ancak Hyunjin Jisung'u uzaklaştırdıktan hemen sonra sinirli gözlerini Yongbok'a çevirdi ve tısladı dişlerinin arasından. "Neden yalan söyledin?"
Yongbok bir adım daha gerilemişti. "U-uzaklaşacağını söyledin." Dedi. Hyunjin bu defa sesini yükseltmişti. "Aptal mısın?! Sadece seni mi ilgilendiriyor sanıyorsun bu konu?! Şuan burada olmamın ömrün boyunca yanında kalmam için bir adım olduğunu biliyorsun."
Yongbok'un gözünden bir damla yaş düşmüştü, başını yere çevirerek sessizce konuştu. "Kal öyleyse.."
"Saçmalığı kes." Dedi Hyunjin. O sırada Jisung ortalığı yeterince karıştırdığını düşünerek tam kaçmaya hazırlanıyordu ki Seungmin bunu fark edip Chris'e onu gösterdi.
Chris onu yakalamak için üzerine koştu ama Jisung cebinden gümüş bir silah çıkarıp, hemen içine gümüş bir kurşun soktu. "Gelsene buraya kedicik. Tekrar aynı numaraya düşecek kadar aptal birine mi benziyordum?"
Chris hemen adımlarını durdurmuştu. Tereddütle arkasına dönüp Seungmin'e bakarak, ondan önce haraket edebileceğini düşünerek bir adım daha attı ama Jisung ateş etmeye hazır görünüyordu. Seungmin'in uyarısıyla tam geri çekiliyordu ki Jisung ateş etmişti. Neyse ki kıl payı kaçırmıştı.
O anki gerginlikle dizlerinin üzerine düşerken Jisung tam tekrar kaçıyordu ki başka bir yaratığın ızerine atlamasıyla olduğu yerde hareketsiz kalmıştı. Gelen bir diğer kurt adam büyük bir taşla onun kafasına vurdu ve bir süre baygın kalmasını sağladı. Boynundan sarkan kolyeden anladıkları kadarıyla bu Jeongin'di ve sırtında Changbin vardı.
"Oh siz nereden çıktınız?" Diye sordu bir kenardan Seungmin. Jeongin'in sırtından atlayıp Changbin konuştu. "Ben hallettim. Şu gözlerinize bakın tanrım sanki buradaki her şey çok normalmiş gibi. 1 haftaya Jisung yakalanmazsa Yongbok idam edilecekti."
"Neyse ne artık sonunda bitiyor, Jisung'u bağla da gidelim." Dedi Minho, böylelikle Changbin de dediğini yaptı ancak o sırada Chris sinirli ses tonuyla. "Seo changbin... Jeongin, ne işin vardı o herifle?"
"Celallenip ortamı germe Chris, bundan sonra karşısına çıkmayacağına emin olabilirsin. Yarın gece buradan gidiyoruz." Dedi Hyunjin, Yongbok'a bakıyordu. Chris'in başını onaylarca sallamasıyla da Yongbok'un boynundan kolyeyi çekip çıkardı ve mağaranın dışına adımladı.
Yongbok peşinden koştu. Şimdi gitmemeliydi. Kolundan tuttu ve önüne geçip ekledi. "Bekle, nereye gidiyorsun?"
"Bana bak, seni ısırmamı ister misin?" Dedi Hyunjin hafiften eğilerek. "Yapmazsın." Yongbok'un verdiği yanıtla hafiften sırıttı. "Neden yapmayayım, anlaşmamız bitti."
"Ama ben sana güveniyorum." Dedi Yongbok, Hyunjin bu defa ifadesini bozup dişlerini sıkmıştı, daha da eğilerek ekledi. "Fazla güvenmesen iyi edersin, Yeji'yi ve kuzenlerimi alıp gidiyorum buradan. Bir daha karşına çıkmayacağım."