6. bölüm

1.7K 196 166
                                    

"Yani diyorsun ki, Yongbok hamile kaldı... hatta o geceden beri..."

- 🦇 -

"Olabilir diyorum. Cidden ilişkiye mi girdiniz? Nasıl böyle bir hata yaptın Hyunjin?" Seungmin'in çıkışmasına karşılık başını iki yana salladı Hyunjin ve düşüncelerinden kurtulup konuştu. "Birden gelişti kes sesini! Durum buysa bir şeyler yapmalıyız."

"Yongbok'tan hoşlanıyor musun Hyunjin?" Seungmin'in sorusuyla bir an duraksadı. "Neden bahsediyorsun? Hoşlanmıyorum elbette, o bir insan Seungmin."

"Öyleyse ondan uzak durmalısın Hyunjin. Bir kere olan bir kere daha olur ve Yongbok'un hamile olup olmadığından emin değiliz. Onun seninle anlaşmaya varması garipti zaten, ya o senden hoşlanırsa. Ondan uzak durmalısın." Dedi Seungmin. Hyunjin'in aklına yatmıştı. Başta "ya gerçekten hamileyse?" Diye düşünmüştı ama emin olmadan endişelenmesine gerek yoktu.

Yongbok'u kucağına aldı ve Evine götürdü. Sokak karanlıktı, köylüler muhtemelen Jisung'dan korktukları için bu sokağa girmiyorlardı. Eve girdi ve Yongbok'u yatağa bıraktı. Tam doğruluyordu ki birden onun kokusu tekrar geldi burnuna. "Seni işaretlediğim için mi güzel kokuyorsun bana?"

Elini onun alnına koydu ve ateşini kontrol etti, ardından saçlarını okşayıp ekledi. "Güzel bir ikili olduğumuzu düşünmüştüm. Umarım bunun için beni suçlamazsın. Hoş, daha hiç bir şey belli değil zaten."

Doğruldu ve hızla çıktı evden ancak kolyesini yine Yongbok'ta bırakmıştı. Bir daha karşısına çıkmayacak olsa bilr anlaşmaya uyacak ve tehlike anında onu koruyacaktı.

Sabah olduğunda Yongbok gözlerini yatağında açtığına şaşırmıştı. Dün gece neler olduğunu önce teker teker geçirdi aklından. "Mağaraya girdik, boynumu ısırdı, güzel koktuğumu söyledi ama başım dönüyordu cevap veremedim, sonra bayıldım mı? Ama konuştuklarını hatırlıyorum. Beni işaretlediğini söylüyordu.. H-hamile mi? Tanrım ne yaşıyorum ben?"

Başta duyduklarının tamamen bir saçmalıktan ibaret olduğunu düşündü ancak kahvaltı yapmak için ayağa kalktığında başının dönmesi, üstelik midesinin anlamsız şekilde çok bulanması, kusacak düzeye geldiğinde karar vermişti hekime görünmeye ama hamileyse bile bir vampirden olacağı için köy hekimine görünemezdi.

Bunu fırsat bilerek umursamadı ve Changbin'in klubesine doğru yola çıktı. Minho hala oradaydı üstelik ne durumda olduğunu bilmiyordu. En azından ziyaret etmesi şarttı tekrar işe koyulmadan önce.

Minho'nun yaralı kolu tekrar sarılmıştı ve oynatamıyordu. Yongbok hızlıca içeri adımladı ve onun ifadesiz, donuk suratına bakarak sordu. "Hyung kolun iyi mi?"

"Kolumu boşver de, sanırım amca olamayacaksın Yongbok." Dedi Minho ardından yüzünü ona çevirip ekledi. "Soyumuz sana emanet..." gözleri hemen sonra aşağıya kaymıştı.

Yongbok ağabeyine üzülse de kıkırdamadan edememişti. "Deme öyle canım, sen yeni bir köy yaparsın, bu senin için ne?"

Minho da hafifçe kıkırdadı ve Yongbok'a döndü. "Sen iyi misin? Dün gece arkamızdan gelmedin. O vampirleri infaz ettin mi?" Dedi ardından boynunda hala taze görünen yaraya baktı. "Tanrım seni yine kim ısırdı? Üstelik dün gece o herifin seninle işi neydi?"

"Sana her şeyi anlatacağım hyung ama önce yemek yesek? Çok açım." Dedi Yongbok.

"Ne zaman doydun ki?" Diye yanıtladı Minho ardından Changbin'den masayı kurmasını istedi. Hemen yemek yemeye koyuldular sonra. Yongbok ne bulursa ağzına atarken Changbin'e dönüp, dolu ağzı ve sişkin yanaklarıyla konuştu. "Hyung sen bu işi hiç bilmiyorsun. Minho hyungdan hiç mi bir şey öğrenmedin?"

VAMPIRE IS A THIEF/ HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin