"Onu insanların girmeye cesaret edemeyeceği vahşi bir ormana bıraktım. Bu gece dolunay olacakmış, ne dersin Yongbok, sence kurt adamlara yem olmasına kaç dakika kalmıştır?"
- 🦇 -
"Ne istiyorsun?" Diye sordu Yongbok endişeli ifadesiyle. Ancak Jaehwan onu ciddiye almıyor gibiydi. İçeri adımlayıp koltuğa oturdu ve konuştu. "Yavaşla, daha konuşacaklarımız var."
"Benim seninle konuşacak bir şeyim yok! Changbin hyung nerede?!"
"Söyleyeceğim ama beni düzgünce dinleyip isteklerimi yerine getirmelisin." Jaehwan'ın dediğiyle memnuniyetsizce başını salladı Yongbok ve onun hemen karşısındaki koltuğa oturdu. "Söyle."
"Han Jisung'un elmas kolyesini bana vermeni istiyorum. Onu sen yaktın, nerede olduğunu biliyorsundur."
"Yaktım her şeyi. Neden istiyorsun?" Yongbok'un dedikleriyle Jaehwan sinirle ayağa kalktı. "Ne yaptın?! Aptal mısın sen?! O kolyenin içinde babanın külleri vardı!"
"Jisung'da babamın külleri ne arasın? Üstelik neden yükseliyorsun? Sana ne?"
"Neden mi yükseliyorum? O benim de babam Yongbok. Lee Minho senin ağabeyin değil, ağabeyin benim. Doğar doğmaz benim yerime sahipsiz olan Minho'yu koymuş." Jaehwan'ın dedikleriyle bir süre sessiz kaldı Yongbok. Mantıklı mıydı bu dedikleri? "Ağabeyim mi?"
"Evet. Üstelik Jisung da babamızın meşru çocuğu olabilir. Hoş, şimdi hiç öğrenemeyeceğiz."
"A-ama bu doğruysa neden babam seni Minho hyunglq değiştirme gereği duysun ki? Bu saçmalık."
"Çünkü annelerimiz bir değil. Babamın aslında kime aşık olduğunu biliyorsun. Annem Jisung'un annesi. Ben babamın genlerini aldım ama ilk doğduğum zamanlar vampir mi yoksa insan mı olacağımı bilmiyordu. Dolayısıyla beni değiştirdi, tanımadığı bir aileyle. Daha sonra Lee amca sayesinde öğrendim, annem benden sonra bir kez daha babamdan hamile kalmış, babam öldüğündeyse onun küllerini doğmuş olan bebeğinin kolyesine yerleştirmiş. Anladığım kadarıyla sonraysa intihar etmiş. O çocuğun Jisung olup olmadığını merak ediyorum. O benim kardeşim olabilir."
"Sen ciddisin..." dedi Yongbok ve ayağa kalkıp genç adamın yakasını kavradı sertçe. "Ağabeyim olduğunu bildiğin halde bedenime nasıl dokunabildin?! Miden nasıl kaldırdı bunu?! Ben öz ağabeyim tarafından tecavüze uğradım!"
"Yongbok, başka çağrem yoktu-" jaehwan ellerini gencin omuzlarına koyup konuşurken Yongbok sertçe ittirdi onu. "Umrumda değil! Benim için yalnızca Minho hyung var. Kolye bende, al ve istediğini yap, sonra Changbin Hyungun yerini söyle, bir daha da çıkma karşıma." Dedi ve içeri gidip elinde elmas bir kolyeyle geri döndü.
Jaehwan hemen kolyeyi aldı ve çantasından küçük bir balta çıkarıp kuvvetlice vurdu üzerine. Ortadan bölündüğünde içinden küller değil, bir kağıt parçası çıkmıştı. İçinde "O herif oğlumu çaldı Han Jisung, annen için hepsini öldür olur mu?" Yazıyordu.
"Hayır. Bu babam olamaz." Dedi Jaehwan, merakından Yongbok'ta baktı kağıda. "Yani aradığın kişi Jisung değil miydi?"
"Sanırım hayır. Buna benzer bir kolye gördün mü daha önce." Jaehwan'ın sorusuyla bir süre düşündü Yongbok. "Aslına bakarsan Hongbin hyung'un ilk yardım çantasında bir elmas kolye vardı. Ama o intihar etti."