"Hemen dedim. Ona bir şey söylemeliyim."
- 🦇 -
Seungmin Yongbok'un ani çıkışına karşı tekrar reddedememişti dolayısıyla Jeongin'den tekrar rica edip Hyunjin'in yaşadığı yere götürdü onu. İlk önce kendi adımladı içeri, Hyunjin onu gördüğüne şaşırmıştı. "Neden buradasın Seungmin?"
"Dışarı gelmen lazım." Dedi Seungmin dolayısıyla Hyunjin dışarı adımladı. Gördüğü kişiyle bir an duraksamıştı. "Onların burada ne işi var?"
"Jisung yongbok'u yakalamıştı dolayısıyla Jeongin'den yardım istedim. Sonra Yongbok sana bir şey diyeceğini söyledi." Dedi Seungmin. Hyunjin dişlerinin arasından yanıtladı. "Birincisi o arkandaki Jeongin değil Chris, ikincisi aptal mısın Seungmin? Niyetim yerimi ifşa etmek olsaydı kendim getirirdim Yongbok'u buraya."
"Israr etti getirdim. Getirmesem de getirmedim diye kızardın. Ne haliniz varsa görün" Dedi Seungmin ardından ormana adımladı, Chris'te arkasından gitti. Şimdi Yongbok ve Hyunjin dökük evin kapısında yalnızlardı. "Ne söyleyecektin bu arada?"
"Hamile olduğumu düşündüğün için mi benden uzak duruyorsun?" Dedi Yongbok. Hyunjin bir an duraksamıştı ama inkar etmedi. "Evet."
Buna karşılık Yongbok elini Hyunjin'in son iki düğmesi açık olan gömleğine uzattı ve kalan düğmeleri de açtı. Gövdesindeki siyah, kömür kaplı tüylere baktı ve Hyunjin'i biraz içeri doğru ittirdi ardından kendi saçlarını geriye atarak ekledi. " Böyle olursa diye sorumluluktan kaçmadın, insan olduğum için yaptın değil mi?"
"Benim seni işaretlemem demek, senin kanına muhtaç ve bağımlı olacağım demek. Bana ömrün boyunca kanını vermek için bir sebebin yok." Dedi Hyunjin. Buna karşılık Yongbok hafiften parmak uçlarına kalktı ve ellerini Hyunjin'in ensesine koyup, boynuna eğilmesini sağladı. "Kanımla beslenmene izin versem, hatta cidden hamile olsam ve bunu bir gerekçe olarak göstersem olur muydu?" Dedi sessizce.
Hyunjin aşınmış, buram buram kan kokan yaraya bakarak ona dişlerini geçirmeden edemedi. Çok fazla etkilemeyecek şekilde hafifçe emdi ve Yongbok'un güçsüzleşen sıska bedenini omuzlarından tuttu ve kokladı onun boynunu. Bu genç burnuna gittikçe daha da güzel kokuyordu ve hiç hoşlanmıyordu bundan.
Bedenlerini ayırdı ve konuştu ardından. "Asıl hamileysen uzak dururdum senden. Üstelik sen cidden hamile misin."
Yongbok onun yanıtıyla bir adım gerilemişti. Tam neden uzak duracağını soruyordu ki ağaçların arasından bir gölgenin yanlarına atlamasıyla duraksadı. Kızıl, uzun saçları olan ince ve uzun boylu, yırtık siyah elbiseleri olan dişi bir vampirdi bu. Yırtık elbiselerine rağmen fazlasıyla ilgi çekici görünüyordu. "Gelmişsin." Dedi ve kollarını Hyunjin'in boynuna doladı. Hyunjin'se genç kadının beline sardı kollarını ve ekledi. "Uzun süre sonra buradasın Yeji, elbette gelecektim."
Yeji arkasını döndü ve süzdü Yongbok'u baştan aşağı, hoşnutsuz bir bakış attı ve tekrar Hyunjin'e dönüp yanağına ufak bir öpücük kondurduktan sonra ekledi. "Sanırım işin var, seni içeride bekliyor olacağım."
"Tamam." Dedi Hyunjin ve içeri adımlayan kadından odağını takrar Yongbok'a çevirdi ve ekledi. "Ne diyordun?"
Yongbok kitlenmiş ifadesiyle bir süre daha bomboş baktı ve ekledi. "Ben hamile değilim, yani beni işaretlemedin. Endişelenmene gerek yok. Jisung'u yakalarken bana yardım etmeni istiyorum."
"Peki öyleyse, ancak bu gece başka bir işim var. Yarın görüşürüz." Dedi Hyunjin. Yongbok yalnızca başını onaylarca sallayıp oradan ayrılmakla yetinmişti. Ormanda yalnız başına adımlarken konuştu kendi kendine. "Kendini bir de seçenek mi sanıyordun aptal? O gece aklım neredeydi?"