"Sahip olduğum her şeyi senden çaldım, sen olmadan yaşamamı nasıl söylersin? Şimdiden nefes alamıyorum... Ölme Yongbok."
- 🦇 -
Genç vampir gözlerini açtığı gibi dolunayın hemen altındaki ışıkları kapalı olan küçük klubeyi kendine hedef seçmişti. Cama doğru yanaştı ve karanlık silüeti ile içeriyi izledi. İçerideki uyumuyordu.
Sarı, ıslak ve uzun saçları düzgünce aşağı taranmış, bedeni uzun bir havluya sarılmıştı. Havluyu omuzlarından aşağı düşürüp, gövdesinin üst kısmı tamamen ortaya çıkınca ağzının iyice sulandığını hissedebiliyordu. "Bir erkek nasıl bu kadar güzel olabilir?" Diye tekrar tekrar hayrete düşüyordu.
Yavaşça gözlerini bu defa onun yüzüne çevirdi. Badem, kenarları çekik gözleri, simsiyah ve parlak büyük göz bebekleri, küçük bir burnu, burnu ve yanaklarının üzerinde kahverengi çilleri ve koyu kırmızı, dolgun dudakları vardı. Bembeyaz, solgun teniyle keskin bir melek gibi görünüyordu. "Bana güzelliğini ver Felix." Diyerek kilitli olmayan camı açtı ve hızlı hareketleriyle sessizce daldı içeri.
Havluyu omuzlarından düşürmüş olan genç adama karanlık bir gölge gibi yaklaştı ve tam arkasına geçip elini onun göğsüne koydu. Yavaşça boynuna eğilip dişlediği sırada sarışın genç konuştu iniltili sesiyle. "Hyunjin..."
"Böyle güzel bir bedene sahipken perdeler açık giyinmen doğru değil. Ya vampirin biri görür de içeri dalarsa?"
"Az önce bir vampir daldı, kovsam mı?" Dedi Felix ve arkasını döndü, Hyunjin'in bakışları tam gözlerini deliyordu. "Ben onlarla bir miyim?" Dedi ve Felix'i ittirip aynayla kendi bedeni arasına sıkıştırdı. Havlu kalçasına kadar inmişti.
Elini onun beline götürüp, parmaklarını havluya uzattığında, Felix onun elini tutup durdurdu. "Dur Hyunjin, ileri gidiyorsun."
"Sen de istiyorsun lix. Ne zaman izin vereceksin?"
"Kuzeniz biz."
"Ne olmuş, babalarım da kuzen sayılırdı." Hyunjin'in dedikleri ile Felix onu yatağın üzerine ittirdi ve belindeki havludan kurtulup onun dizlerinin üzerine oturdu. Ellerini onun boynuna koydu ve yaklaştı. "Ailemin nasıl dağıldığını bilmiyor musun?"
- 18 yıl önce -
"Çok uzun sürdü. Neden çıkmıyorlar Seungmin?" Hyunjin çöktüğü duvarda hala titrerken sordu. Yarım saatten uzun süredir içeriden tek bir ses bile gelmiyordu. "Ben bakayım." Dedi Seungmin ve içeri girdi. Boğuk ağlama sesleri geliyordu odadan.
Hyunjin başını kaldırıp oraya döndüğünde, Seungmin kucağında bir bebekle çıkmıştı. Başta idrak edememişti. Seungmin bebeği kendine doğru uzattığındaysa öylece bakakalmıştı bir süre. "O senin bebeğin." Dedi Seungmin.
Hyunjin başını yere çevirip sordu. "Ya Yongbok?" Duyacağı şeye göre vereceği tepkiden korkuyordu. Eğer kötü bir haber alırsa o bebeği tutmak isteyip istemeyeceğinden korkuyordu.
"O narkoz yüzünden baygın. Sabaha karşı belli olacak durumu." Seungmin'in yanıtıyla dizlerini kendine çekti ve başını oraya gömdü Hyunjin. "O neden çıkmıyor? 20 yıldır savaşıyor, o bebek nefes almaya başlayalı 20 dakika olmadı. O tutunurken sevgilim neden yapamıyor?! Korkuyorum Seungmin."
![](https://img.wattpad.com/cover/312830940-288-k594319.jpg)