her zamanki gibi bizim hastane sahnemiz olmasına rağmen bile ekmek çıkmamış olan aybike'nin hastanelik olma sahnesini kurguladım, yıldıza basıp bol yorum yapmayı unutmayın, iyi okumalar 🌙
Ellerindeki çiçeklere kısa bir bakış attı Berk. Yani, Aybike pek çiçek seven biri değildi ama hastanedeki birine de ne alınırdı ki başka?
Gündüz hiç görüşme fırsatları olmamıştı. Şengül Hanım gardiyan gibi dikildiği için Berk içeri adımını bile atamamıştı. O kadar merak ediyordu ki miniğini... Dokunmaya kıyamadığı yüzü camlar içindeydi, dokunmaya kıyamadığı elleri camlar içindeydi. Her yeri kesilmişti ve ona bir şey olacak olması fikri bile Berk'i delirtiyordu.
Uyandığını öğrendiğinde derin bir rahatlama gelmişti ama hala içi sızlıyordu. Çizikleri acıyordu çünkü, canı yanıyordu güzel sevgilisinin hala.
Odaya doğru giderken Aybike'nin kapısından Tolga'nın çıktığını görünce sinirle yumruklarını sıkarak geldi birkaç adımda yanına.
"Ne yapıyorsun lan sen burada? Ne işin var benim sevgilimin odasında?"
"Sevgilinin odası mı?"
"Evet, sevgilimin odası."
"Yalnız Berko, sana kötü bir haberim var kardeşim. Siz en son ayrıldınız. Senin dediğin sevgililik muhabbeti benim de çok yakından şahit olduğum, Aybike'nin sana tekmeyi basma anından önceydi."
"Bana bak." Çocuğun yakasına yapışıp duvara yapıştırmıştı. "Seni ilgilendirmeyen konulara karışma, tamam? Sevgilimden de uzak dur!"
"Hı hı, oldu."
"Uza git Tolga hadi, bir kaza çıkacak elimden."
Tolga, pis pis sırıtarak gittiğinde de elindeki çiçeği sıktı sinirle. Şuan Tolga'yla uğraşmayacaktı, zamanı gelince çok güzel uğraşırdı onunla zaten. Şuan önemli olan Aybike'ydi, onun durumuydu.
Kapıyı tıklatıp güzel sevgilisinin "Gir." sesinden sonra içeri girdi. Gördüğü görüntüyle hemen gözleri dolarken de yanına gitti kızın. Güzel yüzünü çizikler içinde görmek çok ağırdı.
"Aybike'm." Göz yaşlarını tutma gereği duymazken usulca öptü kızın yaralarının üstünü, acıtmadan. Her bir yarasının üstünü teker teker öptüğünde genç kızın gözleri mayışarak kapanıyordu, kızılın bu hareketi çok hoşuna gitmişti.
"Berk?"
"O kadar korktum ki sana bir şey olacak diye." Ellerini tuttu kızın, yanağına götürüp ısıttı orada. "Çok acıyor mu bitanem?"
"Hayır, acımıyor. Yani artık. Berk, ağlama lütfen. İyiyim ben."
"Çok merak ettim ama ben seni." Ağlaması şiddetlenmişti çocuğun. Genç kız sevgilisinin gözyaşlarını sildiğinde de çocuk, kızın avcunun içini öpmüştü. "Tüm gün annen yanındaydı gelemedim, çok korktum ben, sensiz kalacağım diye."
"Berk... iyiyim ben, tamam üzülme artık."
Kızıl, çocukça bir sevimlilikle yerinden kalkıp genç kızın yanına uzandı ve göğsüne koydu başını. Başını bile hafifçe koymaya çalışıyordu. Ellerini kızın beline sardığında tüy gibiydi dokunuşu, canını acıtmak istemiyordu.
"Berk?"
"Hı?"
"Yanıma yatabileceğini kim söyledi?"
Kaşlarını kaldırıp olabildiğince sevimli bir hale bürünmeye çalıştı çocuk.
"Yatamaz mıyım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurnaz vezirin prensesi | ayber
Randomtek partlık ayber kurgularıdır. bir ya da iki partlık hikayelerden olacak. dizide olmasını istediğimiz ama yazılmayan sahneler ya da gördüğümüz ve devamını farklı hayal ettiğimiz, istediğimiz tüm sahneleri yazacağım. hot sahneler fazla olacaktır. 🌼