yeniden bu kurgudayız... tek partlık yazmak çok ayrı güzel bence, izleyemediğimiz o sahnelerin acısını çıkarıyoruz ve yazmayı da çok seviyorum.
kızlara escort iftirası atılan o olayla ilgili çok yazdım zaten farkındayım ama şu şekilde de izleyebilirdik niye olmadı diye üzüldüğümüz yerleri kendimce deniyorum. ve böyle olsa çok güzel olurdu dedim, o zaman neden yazmayayım? keyifli okumalar hepinize 💖
bölüm blackkdayy kuşum içinn.
Babasının öğütlerinden, annesinin bağırışları ve azarlamalarından, onu asla dinlemeden yargılayarak konuşmasından yorulmuştu kız. Odasına tıkılıp kalmıştı bir de. Sıkılmamıştı hayır, yorulmuştu sadece. Çok yorgundu ve tükenmiş hissediyordu.
Tek isteği onu anlamalarıydı, onu da yapmıyorlardı zaten.
Babası biraz daha anlayışlı davranmıştı ona. Annesini sakinleştirmeye çalışmıştı. Her ne kadar kızgınlıkla söylenmiş laflar da olsa unutulmazdı işte.Ne annesinin dediklerini ne de Oğulcan'ın anasının kızı işte, parayı görünce demesini aşamıyordu. Tamamlamadığı cümlesi çok açıktı, onu herkesin içinde nasıl bir konuma koyduğu da.
Berk, akşam olduğunda Aybike'nin bahçesine gelmişti. Eğer annesiyle, babasıyla ya da diğerleriyle karşılaşırsa ne derdi bilmiyordu. O kadar olaydan sonra o insanların yüzüne nasıl bakacağını, Aybike'nin camının önünde ne aradığını nasıl açıklayacağını da bilemiyordu. Yakalanmaktan en çok da Aybike için korkuyordu. Sonuçta kızın geldiğinden haberi yoktu ve onu riske atmak isteyeceği son şey bile değildi, artık.
Sabah okulda olanlar çok canını sıkmıştı. Evet Tolga'dan hesap sormuştu ama geçmemişti öfkesi. Nasıl böyle bir şey yapabilirdi? Ya kızların başına daha büyük bir şey gelseydi, onlara zarar vermeye çalışsalardı? En çok da Aybike... Ona bir şey olsaydı Tolga'ya hiç düşünmeden büyük zararlar verirdi Berk. Çok büyük zararlar.
Oğulcan'ın söylediği o saçma cümleyle kızın oluşan yüz ifadesi gözünün önünden gitmiyordu. Nasıl da kırılmıştı kim bilir. Birkaç ay öncesine kadar o da kıza böyle hissettirmişti gerçi, kırmıştı onu hep. Tamir etmek istiyordu kırdıklarını.
Genç kızın evine geldiğinde ise konuşulanları duymuştu. Aybike'ye nasıl yüklendiklerini, Asiye'yi el üstünde tutup da Aybike'yi görmezden geldiklerini, söyledikleri lafları. Canı yanıyordu. Onun bile böyle canı yanıyorsa Aybike'nin nasıl hissettiğini biliyordu.
Kurtarmak istiyordu Aybike'yi oradan. Mutsuzdu ve kızı çekip almak istiyordu yanına. Duyduğu haksız cümlelere müdahale etmemek için o kadar tutmuştu ki kendini.
Kızın odasına gittiğini fark ettiğinde camının önüne geldi. Yalnız olduğuna emin olduğunda da tıklattı camını.
Aybike, bunalmış şekilde umutsuzca başını kaldırdığında yine her yerde gördüğü imkansız aşkını görmüştü, Berk'i görmüştü. Kızıl saçlarına düşen ay ışığı o durumda bile kalbini hızlandırırken her seferinde, her görüşünde kızıyordu kendine. Sevmemeliydi onu.
Odasının önünde olmasına inanamazken de ses yapmamaya özen göstererek kalkıp camı açtı. Kızıl sormadan odasına hızla girdiğinde de endişeyle camı kapatıp kapısını kilitledi. Perdeyi de kapatmayı ihmal etmemişti, bir de Berk'i burada görmemeleri gerekliydi.
"Berk ne yapıyorsun burada sen? Niye geldin?"
Parmaklarıyla oynayarak derin bir nefes verdi kızıl. Söyleyeceğini söylemekte zorlanıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurnaz vezirin prensesi | ayber
Diversostek partlık ayber kurgularıdır. bir ya da iki partlık hikayelerden olacak. dizide olmasını istediğimiz ama yazılmayan sahneler ya da gördüğümüz ve devamını farklı hayal ettiğimiz, istediğimiz tüm sahneleri yazacağım. hot sahneler fazla olacaktır. 🌼