berk'in saçma tripleri yerine izlememiz gereken sahneyi yazmaya çalıştım, umarım beğenirsiniz. yıldıza basıp bolca yorum yapmayı unutmayın 🌌
"Demek bu vampirle niye oturacağım ha?"
"Yani, gerek var mıydı?"
"Bilmem, gereklilik olarak düşünmedim hiç. Takılalım mı biraz? Kahve falan içeriz."
Bir süredir Berk'in kahve teklifini kabul etmeyi düşünüyordu Aybike. Ama o kadar olayın üzerine kızıldan bir özür bekliyordu. Onun ise hiçbir şey demeden pişkin pişkin karşısında trip atması canını sıkmıştı, kabul etmemeliydi.
"Kahve... Yok ya."
"Yine mi gerek yok?"
"Sen takıldın galiba buna biraz."
"Biraz. Anlamıyorum ki çünkü seni. Hoşlanıyoruz birbirimizden ama sen sürekli tersliyorsun beni. Tamam, eğlenceli geliyordu başta böyle didişmek falan ama. Galiba ben biraz sıkıldım bundan ya."
Son dediği cümle genç kız için son damla olmuştu. Hiçbir şey olmamış gibi bir de gelip sıkıldım mı demişti yani?
"Hıh, sıkıldın öyle mi? Ben senin yaptığın onca pisliğe rağmen, bana babama aileme yaptıklarına yaşattıklarına rağmen hala yüzüne bakıyorum, seninle konuşuyorum. Sen gelmiş, sıkıldım diyorsun bana. Şaka mısın ya sen?"
Genç kızın sesini yükselterek tek nefeste söylediğiyle kaşlarını çatıp yutkundu Berk. Aybike'nin devamlı onu görmezden gelmesi canını sıkmaya başlamıştı ve süreci hızlandırmak istemişti sadece. İşlerin karmaşık bir hal almasını istememişti.
"Aybike ben-"
"Evet sen. Sadece sen varsın Berk. Senin için önemli olan tek şey senin keyfin. Benim hislerim var mı yok mu bilmeden, sırf sen istiyorsun diye kahve içmeye gidelim. Ama ben seninle kahve içmedim diye, senden sadece bir özür bekledim diye de adı nazlanmak olsun."
"Aybike, ben öyle demek istemedim."
"Canın istediğinde gel, fotoğrafımızı çek rezil et; yine canın istediğinde de kahve içelim değil mi? Çünkü Berk paşanın canı öyle istemiş."
Aybike'den hiç böyle bir çıkış beklememişti kızıl çocuk. Kıza doğru adımlayıp hafifçe kolunu tutmaya çalışmasıyla da kız kolunu çekmişti.
"Hani saymıştık ya tek tek. Babamı hastanelik ettin, kuzenlerime saldırdın, bahçemize gelip dalga geçtin diye. Aslında saymamız gerekenler, gerçekte olanlar bunlar değildi."
Sözünü hıçkırığı böldüğünde kızılın gözyaşlarına dikkat etmemeye çalışarak devam etti.
"Fotoğrafımızı çekip beni tüm okula rezil ettin, babama yaptığın şerefsizlikle kendimi suçlu hissetmemi sağladın ve tüm bunları yaparken benim gözyaşlarım seni çok eğlendirdi Berk!"
Şiddetli ağlamasına karşı kızıl omzundan çekerek göğsüne yasladı kızı, kıvırcık saçlarını sevip sakinleştirmeye çalışırken de genç kız, göğsünden itti onu.
"Bırak beni. Senden tek beklediğim şey bir özürdü Berk. Kırdığın o kadar şeyden sonra yapman gereken tek şey özür dilemekti, düzelmeyecek olsa da. Ama sen her zamanki gibi kolaya kaçmayı seçtin, işine geleni seçtin! Sıkılmakmış! Ben senin bana gelmeyeceğini bile bile sevdim seni. Sen onu da beceremedin."
Kızılın kollarını tutmak için havaya kalkan kolları tekrar inmişti.
"Aybike ben... seni seviyorum." dedi ağladığı için yeterince boğuk çıkan sesi ve titreyen kırmızı dudaklarıyla. Gözlerinin içine bakan ela gözler ise onu dinlemiyordu.
"Çok eğlendin mi o gün? Okulun tüm gruplarına fotoğrafımızı attığın gün. Çok güldün mü arkamdan, ne salak kızmış onu öpeceğime inandı ben de intikamımı aldım diye?"
"Aybike yapma şöyle nolur, hayır tabi ki de."
"Ben babam iç kanama geçirdiğinde hala seni beklemiştim, belki gelirsin de özür dilersin diye. Bugüne kadar geldik hala dilemedin ki." dedi gülerek. Devamında yeniden ciddileşmişti bakışları. "Sonra bahçemize geldiğini duydum odamdan. Özür dilemek için geldi işte dedim kendi kendime salak gibi sevindim, sen dalga geçmeye gelmişsin."
Berk genç kızın ağlamasına dayanamıyordu, başını elleri arasına alarak gözyaşlarını sildi.
"Aybike lütfen ağlama artık güzelim, ben çok özür dilerim her şey için. Sen yeter ki yıpratma kendini."
Genç kız yüzünü tutan avuçlara karşı direnemeyeceğini sandı. Ama öfkesi aşkından daha ağır basıyordu. Elleri çocuğun ellerini hızla ittiğinde geri çekildi.
"Benimle ilk konuşmaya çalıştığında, bana ilk dokunduğunda, yaklaştığında her şeye rağmen çok heyecanlanmıştım ben. Artık heyecanlanmıyorum Berk."
Kızıl, kaybettiği aşkın pişmanlığıyla çaresizce sadece ağlarken canını yakmaya devam etti kız.
"Her ne kadar şuan abimlerle aran daha iyi olsa da, bizim yanımızda olsan da ben bizim değil sadece benim yanımda olan Berk'i istiyorum. Beni kendine saklayan Berk'i çok sevdim ben, benden sıkılan Berk'i değil."
"Aybike." diyebildi sadece çocuk. Bu sefer kız konuşmasına müsade etse de devamını getirememişti.
"Konuşacak bir şey kalmadı Berk. Paylaşacak hiçbir şeyimiz yok zaten. Kendine iyi bak." yavaşça kapıya doğru ilerledi. "Bundan sonra benden özür dileme. Hiçbir şey aynı olmayacak."
Arkasında bıraktığı enkazdan habersizce kapıdan çıkarken kızılın kısıkça özür dilediğini de duymamıştı.
Bazı kırıklar toplanmamalıydı. Toplandıkça batıyorsa o şekilde bırakılmalıydı belki de, Aybike de öyle yapacaktı. Kırılan parçaları toplamak yerine arkasında bırakacaktı, hem batmazdı da böylece kırıklar kalbine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurnaz vezirin prensesi | ayber
Casualetek partlık ayber kurgularıdır. bir ya da iki partlık hikayelerden olacak. dizide olmasını istediğimiz ama yazılmayan sahneler ya da gördüğümüz ve devamını farklı hayal ettiğimiz, istediğimiz tüm sahneleri yazacağım. hot sahneler fazla olacaktır. 🌼