geçmiş

1.2K 65 44
                                    

keyifli okumalar, yıldıza basıp bol yorum yapmayı unutmayın 💫

Babası hastane yataklarında yatıyordu Aybike'nin şimdi, ikinci kez. Tolga hıncını alamayıp tiyatro oyunundaki silahı değiştirmişti. Tolga zaten ne zaman hıncını alabiliyordu ki? Ömer ile Ayşe sevgili mi olmuş? İntikam. Önce escort iftirası atmıştı Asiye ile ikisine, şimdi de babası ölüm döşeğindeydi.

Oysa bütün gece ne hayaller kurmuştu Aybike. Tiyatro oyununu, oyunun devamını, provadaki o yaşanılan tatlı anların hepsini kafasında şekillendirmişti. Berk oyunda onu küçük prensesi yapmıştı, yazarın prensesi. Heyecandan gözünü uyku tutmamıştı kıvırcık kızın. Prenses kostümüyle normalde asla yerinde olmayan özgüveni bile gelmişti bir anda.

Tabi bu özgüvenin yerine gelmesindeki tek etken kostüm değildi. Berk'in söylediği o güzel sözlerin de çok büyük bir payı vardı.

'Oyunumda iki prenses var hocam, kardeş bunlar. Biri Aybike. Güzel, akıllı ve cool bi prenses bu.'

Prenseslerden biri olarak adını kızıl çocuğun ağzından duyduğunda kalbi boğazında atmak sözü tam olarak gerçekleşmişti resmen. Gülümsemesine de engel olamazken kızıl vezirinden kendisi için güzel sözler duymak... Bambaşka bir şeydi. Ne geçmişi umursayabiliyordu insan ne de geleceği. Sadece o an vardı işte. Zaman durabilse de hep o anda kalsak diyeceği cinsten bir an.

O kadar hayallerle ve uzun zamandır ilk kez bu derece mutlu geldiği o kolejde yine olaylar durmamıştı tabiki. Her zamanki gibi hevesi kursağında kalmıştı Aybike'nin, kursağında bırakmışlardı.

Babasının gözleri kapalıydı şimdi, bir daha açılır mı o bile belli değildi. Yine hıncını alamamış liseli bir serseri yüzündendi hem de. Tam bütün her şeyi unutmak istediği sırada, kendini o 'seni kendime sakladım tatlım' cümlesine bırakmak, teslim olmak istediği sırada acı gerçekler yüzüne tokat gibi çarpıyordu işte. O zamanda tüm o güzel sözler, tatlı hisler uçuyor ve büyük nefret yeniden gün yüzüne çıkıyordu. Geçmiş keşke gerçekten de geçmişte kalabilseydi. Ama olmuyordu işte.

Akif Bey Tolga'nın nerede olduğunu sorarken de kızıl çocuk konuşmuştu yine. Aybike'nin tüm tonlama ve tınısını ezbere olduğu o ses tonuyla.

"Yakalayıp göz altına almışlar Akif Amca. Babam arayıp söyledi az önce."

"İçeride çürür inşallah pislik. Bari o babama yaptığının cezasını çeksin."

Berk'in kaşları çatıldı şimdi de. O olayı kapatmamışlar mıydı? Neden şimdi böyle söylemişti ki genç kız? Hala bana çok kızgın diye düşünürken Şengül Hanım'ın da cümlesiyle Berk kendine laf çarpıldığını anlamıştı.

"Bunların huyu bu Akif Bey. Bunlar it gibi dalaşır, olan yine benim kocama olur."

Bu cümleyle de hepsinin kaçamak bakışları Berk'i bulmuştu. Hepsinin gözlerinde nefret vardı ama umrunda değildi bu Berk'in. Onun için tek önemli olan kişi de öyle bakmasaydı tabi ona. Hüzünle Aybike'ye baktığında göz göze geldiler. Ela gözleri dolu doluydu Aybike'nin. Sarılmak geldi Berk'in içinden ama yapamadı. Aybike'nin ona böyle bakması canını o kadar yakıyordu ki...

Genç kız annesinin de kurduğu cümleyle Berk'e bir müddet nefret ederce baktıktan sonra lavaboya gitmişti koşarak. Berk bu durumun, bu göz yaşlarının hepsinin temelini kendisinin oluşturduğunu çok iyi biliyordu. Oğulcan'la Ömer durumu çakmasın diye Doruk'a sesli şekilde hava almaya çıkacağını söylemişti.

Yanlarından ayrılıp kızlar tuvaletinin önüne geldiğinde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı. İçeride kimsenin olmamasını umarak kapıyı açtı yavaşça. O hayal kırıklığının temsilini görmemek için her şeyini feda edebileceği manzarayla karşılaştı Berk. Prenses kostümüyle Aybike duvarın kenarına oturmuş, ellerini kendine çektiği dizlerinde birleştirmiş vaziyette ağlıyordu, iç çeke çeke.

Kendinden hep nefret eden biri olmuştu Berk. Ama bu görselin sebebi olduğunu bilmek nefretini inanılmaz boyutta artırmıştı.

Aybike kimin geldiğine bakmak için başını bile kaldırmazken Berk, prensesinin yanına oturdu. Genç kızın dizindeki elini ürkütmek istemediğinden yavaş hareketlerle elinin içine aldığında Aybike bakışlarını Berk'e çevirmişti sonunda. Gelen kişinin kızıl şeytan olduğunu fark ettiğinde de elini hemen elinden çekti.

"Git başımdan."

"Gidemem."

Kızın kıvırcık saçlarından bir bukleyi uzun parmağına doladığında ise Aybike teslim olmuş gibiydi. Berk'in de kendi kendine en çok sorguladığı şey buydu. Her şeye ve herkese rağmen, ona dünyanın en güzel aşkını vermek dışında ne yapmıştı Aybike? Ne istemişti genç kızdan da hayatını bu kadar mahvetmişti?

"Gerçekten çok üzgünüm. Tolga'nın böyle bi şey yapacağı aklımın ucundan bile geçmezdi."

"Niye üzülüyosun Berk? Sevgili kankan da senin yolundan ilerliyo işte, mutlu olsana."

Genç kızın hüzünlü ama umutlu bakışlarının yerini donuk bakışlar alırken Berk zorla yutkundu. Genç kız nefretini kusarken merhametine her ne kadar engel olmak istese de olamamıştı. Hele konu kalbini yakan kızıl olunca daha da zorlaşıyordu durum.

"Başın acıyo mu?"

"Düşünme beni Aybike, canım daha çok yanıyo o zaman." dedi kızın buklesindeki elini çenesine getirirken.

"Düşündüğüm falan yok seni, laf olsun diye sordum. Benim için hiçbir anlamın yok. Neden düşüneyim ki seni?"

Berk hayatında hiçbir cümleye bu kadar kırıldığını hatırlamıyordu. Gözleri dolduğunda Aybike Berk'in elini çenesinden itti.

"Birilerinin karşılık vermediğim minnoş kalbi kırıldı galiba."

Ayağa kalkıp gideceği sırada Berk kızı kolundan acıtmadan tutup durdurdu.

"Bugün için çok heyecanlıydım. Vezirle prenses kavuşacaktı, kavuşacaktık. Belki de her şeyin başlangıcı olurdu."

Kızla dudaklarının arasındaki az mesafeye heyecanlanarak söylediğine alayla güldü genç kız.

"Belki de bize verilen bir mesajdır bu. Küçük prenses ve kurnaz vezir her kavuşmak istediğinde, birileri zarar görecek. Ve asla kavuşamayacaklar. Uzak durmalıyız bence birbirimizden. En iyisi bu, herkes için."

Berk 'yapma nolur' derce baktığında ise aralarındaki kısa mesafeden uzaklaştırdı kendini kıvırcık kız. Mutlu sonlara hiç inanmamıştı Berk, evet. Ama onlarınki mutsuz son da değil, bambaşka bir şeydi. Karanlık bir boyuttu, sonu olmayan. Bundan sonra ne olur, bilmiyordu. Genç kız kapıyı açıp çıkarken mırıldandığı cümleyi duymuştu.

"Bu masal da böyle..."

yine bize sahne çıkmayan bir yerden bir şeyler yazmaya çalıştım, umarım beğenmişsinizdir. 🖤

kurnaz vezirin prensesi | ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin