10)Kız kaçırma

43 15 55
                                    

               Deniz'in anlatımıyla

     "İşte böyle bir tanışmamız oldu Rüzgar. Seninle karşılaştığımız gün de bu yüzden öyleydik." diyerek sözlerimi bitirdim. Daha sonra bakışlarımı gülerek beni dinleyen Rüzgar'dan çekip yanında oturan Poyraz'a çevirdiğimde bana ve Rüzgar'a kısık gözlerle baktığını gördüm.

     Eliyle gülmeye devam eden Rüzgar'ın kafasına eliyle vurup "Gülme lan!" dedi ve bana dönüp konuşmaya başladı. "Odun kısmını atlasan olmuyor muydu?"

    "E orayı atlayınca olayın ne anlamı kalıyor? Ben olanı anlatıyorum."

    "Ha hoşuna gidiyor yani bana odun demek."

    "Hak ediyorsan demek ki." diye bir an boş bulunarak mırıldandığımda kaşlarını öyle mi dercesine kaldırdığını gördüm.

    "Ha ben hak ettim yani." Buradan lafı çevirmem gerekiyor sanırım. Bazı yerlerde geri vites yapmak gerekiyor sonuçta. "Yani ne hoşuma gidecek canım. Dediğim gibi olanları anlattım." dediğim sırada Rüzgar araya girdi.

    "Valla Deniz ablam çok haklı. Sende odunsun abi."

    "Şimdi de ikiniz birlik oldunuz ve odun ilan ediyorsunuz öyle mi?" diyen Poyraz ile ne desek diye Rüzgar'la birbirimize baktık. Bizim kurtarıcımız ise çay bahçesinin girişinden Rüzgar'a seslenen onun yaşlarında ki çocuk oldu.

    "Rüzgar. Hadi la. Seni bekliyoruz." diyen çocuğa elini kaldırarak "Geldim. Geldim." dedi ve bana döndü Rüzgar. "Eeee zevkli abla. Şimdilik ben kaçar. Akşam parkta kaldığımız yerden devam ederiz abimi çekiştirmeye. İnşallah gelecekteki yengem de senin gibi olur da abimi bol bol çekiştiririz. Hatta belki sen olursun." dedi ve göz kırpıp arkasını dönüp yürümeye başladı. Beni kalakalmış bir şekilde bırakıp. Ta ki onu ensesinden tutup kendine çeviren Poyraz'a kadar.

    "Nereye lan? Hani markete gelecektin. O yüzden takılmadın mı kuyruk gibi peşime?"

    Rüzgar abisinin ensesindeki elini işaret parmağıyla işaret ederek "Şunu bi alırsak oradan daha rahat olacağım." dedi ve bana döndü. "İşte görüyorsun Deniz'ciğim. Bu hep böyle." diyip abisine döndü ve devam etti. "Yani odun." diyince "Lan!" diyerek bağıran Poyraz ile yeniden konuşmaya başladı.

    "Şimdi abicim. O canım anneciğime ben Enis'le takılmaya gidiyorum dersem başlayacak bu saatte ben desem kalkıp bir yere gitmezsin diye. Bende böyle bir yol buldum. O yüzden sana alışverişte kolaya gelsin."

    Sözlerini bitirip yine gidecekken Poyraz'ın konuşmasıyla yine ona döndü. "Lan oğlum. Ben ne anların domates, patates seçmekten. Seni boşuna getirdim. İki saattir boş boş dinliyorum birde."

    "Bakmıyorsun etrafına. Bak-mı-yor-sun. Bak Deniz'ciğim de markete gidecek. O sana yardım eder. Dimi Deniz'ciğim."

     "Ederim ederim. Hadi siz eğlenmenize bakın."

     "Abla gibi abla be. Hadi size kolay geldin gençler. Ben kaçar."

    Onun gitmesiyle Poyraz bir süre arkasından baktıktan sonra yerine oturdu ve gözlerini bana dikti. "Ne oldu?"

    "Sen az önce beni odun ilan ettin dimi."

    "Ayh. Ne odun ilan edicem ben seni. Hadi kalk. Alışveriş beklemez. Daha çok işimiz var." dediğimde kısık bakışlarıyla kalktı ve markete doğru ilerlemeye başladık.

    Bugün güzel bir kahvaltının ardından kendimi alışveriş yapmak için dışarı atmıştım. Markete giderken de yolda Rüzgar ve Poyraz ile karşılaştım. Ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra Rüzgar'ın aklıma nereden geldiyse benim ona verdiğim söz geldi. Sonra da anlat diye tutturunca Poyraz da çareyi bizi bu çay bahçesine getirmekte buldu. Gerisi de işte bildiğiniz gibi.

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin