18)El Freni

20 9 9
                                    

               Melis'in anlatımıyla

   "Hilal kızlar gidiyor."

   "Az iki dakika otursunlar oturdukları yerde. Abicim sizde hadi ya!" Hilal siparişleri alan elemana isyan ederken tekrar konuştum.

   "Hilal araba gidiyor."

   "Ay o da durs... Ne?" Nihayet kafasını çevirip içinde kızlar olan arabaya baktığında gördü vahim durumu. "Lan araba gidiyor!"

   "Hilal kızlar da gidiyor." Hilal kafasını çevirip bana bakarken ben hüzünlü gözlerle arabaya bakmaktaydım. Araba hadi eyvallah diyip tin tin giderken içindekiler ayrı bir havadaydı. Eylül ve Hande arka cama deyim yerindeyse yapışmış bir şekilde vurup çığlık atarken Deniz ve Defne yanlardaki camları açmış el kol hareketleriyle yardım istiyordu.

   Gördüğümüz görüntüye daha fazla kayıtsız kalamayıp bağıra çığıra aynı anda koşmaya başladık. "Lan! Durdurun şunu biriniz!"

   "Hilal nasıl durdursunlar? Sen zaten durdurmamış mıydın?"

   "Durdurdum. Durdurdum da indim sen. Yoksa nasıl inecektin?"

   "O zaman nasıl gidiyor bu araba?"

   "La ne bileyim ben gidiyor işte! Hoooooop!"

   Koşarken aynı zamanda ellerimi kaldırıp salladım. "Kız bir şey yapında durdurun şunu!"

  "Laoooooo! Duymuyor musunuz bizi?"

  Araba yolun kenarındaki direğe yaklaşırken koşmayı bırakıp yüzümü buruşturdum. Hilal de benim biraz ilerimdeyken olayı fark edip durdu. Derince yutkunup ellerimle yüzümü kapattım. O çarpma sesinin gelmesini beklerken başka bir ses duydum.

   "Oy kafam!" Eylül'ün acılı sözlerinden sonra ellerimi yüzümden çektim. Araba direğe çok az mesafe kala durmuştu. Arka camdan görünmesi gereken Eylül ve Hande yoktu. Deniz'i göremiyordum. Defne ise açtığı camdan aşağı sarkmış bir şekildeydi. Daha fazla durmadan hafif yokuş yolda arabaya doğru koştum.

   Durumlar vahimdi. Deniz şoför koltuğunda geçmiş cama çarpan Eylül ile ilgileniyordu. Hande ön ve arka koltuğun arasına boylu boyunca yatmıştı. Defne aynı şekilde duruyordu. Tek farkı Hilâl'e çok kötü bakışlar atmasıydı.

   "Ne oldu size?" Telaşla konuşup Eylül'e hasar kontrolü yaptım.

  "Arabayı hanginiz durdurdu? Her kimse Allah razı olsun." Hilal, Hande'nin iyi olup olmadığına baktı. Ancak bunu yaparken Defne'nin toparlandığının ve ona çok fena baktığının farkında değildi.

   "Deniz durdurdu. Arkamız dönük olduğu için de Eylül ön cama yapıştı, ben ise koltuğa." Hande bileğini tutarak açıklama yaparken Eylül söylenmekle meşguldü.

   "Ah kafam! Ah sırtım! Senin şoförlüğüne tüküreyim ben Hilal. Arabadan el freni çekilmeden inilir mi lan?"

   "Ama ben çekmiştim." Hepimiz durup ona baktığımızda yüzü çok tuhaf bir hâl aldı. "Tam çekememişim demek ki."

   Defne gülüp arabadan indi. Önce bacaklarını esnetti. Sonra yavaş adımlarla sessiz sessiz Hilâl'e ilerledi. Ne yapacağını anlayınca umutsuzca "Hilâl kaç." dedim. Nedenini anlamayıp şaşırsa da Defne'yi gördüğünde geri geri adımladı.

   "Senin amacın ne kızım? Bizi öldürmek mi istiyorsun sen?" Defne'nin adımları hızlandıkça Hilâl'in adımları da hızlanıyordu. Biz ise durmuş onları izliyorduk. Hatta Eylül bile acısını unutmuş onlara bakıyordu.

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin