24) Rezerve

12 7 3
                                    

     Melis'in Anlatımıyla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Melis'in Anlatımıyla

Bir Buçuk Yıl Sonra...

Hayat dediğimiz nedir? Bilimsel olarak doğum ve yaşam arasındaki zaman dilimi muhtemelen. Su gibi akan ve ömrü bittiğinde buharlaşan.

Peki.

Sizce bu hayatta mutlu, huzurlu olacağımız anları ertelemek akıl işi midir? Bu sorunun cevabını beş ay önce sevdiğim adamın teklifine evet dediğimde verdim aslında. Soğuk bir kış günü yağan karın altında, o önümde eğilmiş elindeki yüzüğü bana uzatırken hayatımın geri kalanını onunla geçirmeye söz verdim. Çünkü bana mutluluğu veren kişiyi ertelemek tamamen saçmalamaktan ibaretti. Şimdiyse bu yolda bir adım daha atıyorduk.

Derin nefes alıp aynadaki yansımama baktım. Yeşil, düşük omuz, uzun elbisem üzerime biçilmiş gibiydi. İki yandan salaş örgüyle arkada birleştirip geri kalanını salık bıraktıraktığım sarı saçlarım yaptığım hafif makyajla uyumluydu. Ayaklarıma giydiğim siyah babetlerde konbinimi tamamlıyordu. İsteme için fazlaydı belki ama bugün sadece isteme olmayacaktı. Ekstradan nişan istemediğimden yakın çevre arasında ikisini birlikte yapacaktık.

Bacağıma aniden vuran sızlamayla yüzümü buruşturup yatağa oturdum. Yaşadığım o kaza bir buçuk yıl geride kalsa da izleri hâlâ duruyordu. Kırıklarım ve iç kanamamdan dolayı ameliyat olmuştum. Ancak bacağımdaki kırık sayesinde daha fazlasına gerek duyulmuştu. Eskisi kadar etki etmese de arada kendini hatırlatıyordu.

Hayatımın dönüm noktası mahalleye taşınmam zannediyordum. Yanılmışım. Asıl dönüm noktam o kaza oldu. Çoğu şeyin farkındalığına o günden sonra vardım. Mesela ne kadar güzel insanlar biriktirdiğimin. Hatta hepsi birlik olup arkamdan iş çevirdiklerinde bile bu kanıyı doğrulamışlardı. Neden mi? Çünkü onu da benim mutluluğum için yapmışlardı.

Beş Ay Önce

Bedenimi titreten soğuğu dayanılabilir hale getirmek amacıyla otobüs gelene kadar kendimi yatağımda olduğumu düşünerek avutmaya çalıştım. Tam biraz olsun hayalime dalmışken duyduğum korna sesiyle irkildim. Kaşlarımı çatıp gözlerimi açtığımda açık camdan görünen yüzle tebessüm ettim. "Doruk."

Kafasını sallayıp "Hadi gel." diyince oturduğum yerden kalkıp arabaya bindim. Dışarının soğuğuna inat sıcak olan araba anında gevşememi sağladı. Ardından ellerimi avcuna alan eller içimi de sıcacık yaptı. "Buz gibi olmuşsun be güzelim."

Gelecek sitemi bildiğimden kendimi savunmaya geçtim. Neymiş efendim kışın her akşam beni almaya o gelecekmiş. Oldu! Özel şoförüm müsün sen benim? "Her zaman bu kadar beklemiyorum ki. Bugün azıcık geç çıktığımdan oldu."

Uzatmadı. En sevdiğim huylarından biri bu olabilirdi. Gerçi onun her huyunu sevdiğim de bir gerçekti. "Öyle olsun bakalım."

Hafiften çalan müzik sıcakla birleşip iyice uykumu getirirken uyumamak için gözlerimi dışarısı ve Doruk arasında gezdirdim. Akşam geç yatıp sabah erken kalkmanın bazı etkileri olabiliyordu işte. Yol gözümün önünden akıp giderken dayanamadım. Nasıl olsa Doruk beni uyandırır diye düşünüp kendimi saldım.

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin