19)Mazi

29 8 7
                                    

           Deniz'in anlatımıyla

   Bazı yaralar vardı hiç unutulmayan. Ben ilk yaramı aklım ermeye başlayınca aldım. Bazı şeylerin eksikliğini hissetmeye başlamıştım çünkü. Eskiden her çocuk benim gibi yurtlarda büyür  zannederdim. Aile, anne, baba kavramların bilmezdim. Ta ki anaokulunda görene kadar.

   Arkadaşlarımın elinden birileri tutar getirirdi okula. Orada duymuştum bu kelimeleri. Çocuk aklımla kimlere denildiğini bulmaya çalışmıştım. Bu çabam da çok sürmemişti zaten. Bir şeyleri anlamaya başladığım zaman iki arkadaşımın annesini konuşurken duymuştum. 'Yetimhaneden gelmiş kız bunlar. Kaderleri yokmuş yavrucukların. Anne babaları bırakmış birde bunları.'

   Sınıfın bir köşesine geçip ağlamaya başlamıştım. Ne öğretmen, ne Melis, ne de Eylül durdurabilmişti ağlamamı. Sadece Feride hanım anlamıştı beni. Okuldan çıkıp yurda gitmiştik beraber. Kucağındaki benle adasındaki koltuğa oturup sessizce anlatmamı bekledi. 'Ben kötü bir çocuk muyum?'

   Konunun nereye gideceğini fark ettiğindendi muhtemelen hemen gözleri dolmuştu. 'Olur mu hiç kuzum? Sen çok iyi bir çocuksun.'

   Kaşlarımı çatıp kollarımı bağladım. Aynı zamanda kendimi sorguluyorum. Ne yapmış olabilirdim ki sonuçta. İki sene öncesini hatırlamıyordum bile. 'Yalan söylüyorsun. Öyle olsaydım beni bırakmazlardı. Arkadaşlarımın anneleri onları okula getiriyor. Ama benim yok. Hem onlar benden daha yaramaz.'

   Bir şey söyleyememişti Feride hanım. Birkaç kez ağzını açmıştı ama saniye sürmeden tekrar kapanmıştı. Bense tekrar ağlamaya başlamıştım. Onun kolları arasında uyuyana kadar ağlamıştım. Ondan sonra da bir daha hiç anne baba adını anmamış, onları bulmaya çalışmamıştım.

   Şimdi ise siyah deri bir koltukta oturmuş bütün yaralarımın sebebi olan maziyi dinliyordum. Karşımdaki hiç tanımadığım ama aslında kan bağım olan adam bana ilk yaramın daha doğmadan açıldığını anlatıyordu.

   İnsanın kaderi doğmadan yazılır derdi Pamuk teyze. Doğruymuş. Her şey ben doğmadan başlamış. Kaderime yön verense bu dünyanın zalimleri olmuş.

   "Baban Nevşehir'in soylu bir ailesinin oğlu. Benim de kuzenim. Annen ise İstanbul'da yaşayan orta halli bir ailenin kızıydı. Baban iş için buraya geldiğinde tanışmışlar. Çok detaya girmeyeceğim çünkü annenin günlüğünde her şey yazılı." Yan tarafındaki çekmeceden eski bir defter çıkarıp bana uzattı. Elimdeki çantayı sıkmayı bırakıp aldım defteri. Ancak hiç açmadan çantama koydum. Şuan onları okuyabileceğim bir ortam yoktu.

   "Amcam ve yengem ailelerine yakışır, kendi memleketlerinde bir gelin istiyorlardı. Anneni öğrenince direndiler. İstemediler. Ama buna rağmen baban annenle evlendi. Yengem asla rahat durmadı. Çocuk olmaması için bir sürü şey yapmış. Biz sonradan öğrendik tabi. Baban çok sinirlendi. Gitmeye kalktı. Amcam izin vermedi. Yengemi durduracağını, eğer giderse hakkını helal etmeyeceğini söyledi. Kaldılar. Bir süre sonra da senin haberin geldi. Babaannen bu sefer duruldu. Sen doğana kadar. Birinci ayın on sekizinde doğdun. Hem baban hem annen o kadar mutluydular ki kurulan tuzakları fark edemediler. Yengem sen doğunca anneni öldürmesi için babanın o zamanlardaki düşmanıyla iş birliği yapmış. Anneannen ve deden seni görsün diye İstanbul'a geldiklerinde plan başlamış oldu. İki haftalıktın daha. Gece geldikleri için direkt buradaki evinize geçmiştiniz. Size tuzak kurduklarını anlayınca uyarmak adına gittim. Ama benden önce davranmışlar. Eve vardığımda saldırıya başlamışlardı. Babana her şeyi anlattım zar zor. Annen vurulunca baban seni bana verip gönderdi.  Yengem sadece annen diye düşünürken onlar her ikisini de öldürdüler. Başkasının evladının canına zeval getirdi ama bedelini evladının canıyla ödedi."

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin