26) Söz

11 6 0
                                    

  
            Eylül'ün Anlatımıyla

   Saatlerdir ezberlediğim izlerin üzerinden tekrar geçerken "Aaaaaaah ah!" demekten geri duramadım. Bu sıcakta, popomu acıtan tahta bankın üzerinde oturmak beni çok bunaltmıştı. Üstelik yapacak bir şey olmadığında aklımda dolanan düşünceler kafamı duvarlara vurma isteğimi getiriyordu. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi de ne mal değneği sevgilimden ne de avukatım olacak enişte beyden haber yoktu.

   Hay ben bahtımın, kaderimin...

   "Sende ne dertlendin be! Yenisin herhalde buralarda?"

   Yan kodesteki tombul, saçı başı dağınık, yüzü gözü çizik, siyah kapri ve kırmızı penyeyle oturan hanım abladan gelen sesle kafamı ona çevirdim. Dün gece gürültülü şekilde gelmişti. Haline bakılınca da geliş nedeni belli oluyordu.

   "Yok. Genelde amirin odasına alışkınım. Sen eskisin herhalde?"

   Sırıttı. "Eski olsa iyi. Ben müdavimim, müdavim."

   "Belli."

   Gözlerini kısarak bakınca aynı kodeste olmadığımıza şükür ettim. Sonra kahkaha atmaya başlayınca bir kez daha şükür ettim. Benden de deliydi bu kadın. Gerçi Deniz deli deliyi görünce sopasını saklarmış derdi ama belli de olmazdı.

   "Sevdim kız seni. Açık sözlüsün."

   Eyvallah der gibi başımı eğip kaldırdığım sırada nezarethanenin kapısı açıldı. İçeri giren üniformalı kadın memur masada oturan meslektaşının yanına gidip bir şeyler söyledi. Masadaki memur ayağa kalkınca ikisi birlikte kodese ilerleyip kiliti açtı. "Safiye Şenol çıkıyorsun."

   Hanım abla hiç acele etmeden sallana sallana açık kapıya ilerledi. Kadın memur kolunu tutunca kafasını bana çevirdi. "Darısı senin başına." diyip gitti. Bende arkasından bakıp iç çekmekle ve duvarı izlemekle yetindim. Niye hâlâ burasaydım ya?

   "Mehmet aç kardeşim kapıyı."

   Duvarı izlerken fazla daldığımdam olsa gerek masanın başında memuru ikna etmeye çalışan mal değneğini geç fark ettim. "Güney?"

   Sıcacık kahve gözlerini bana çevirip gülümsedi. "Bir dakika atarlım. Geleceğim sana."

   Masadaki memur bıktığını belirtircesine oflayarak arkasına yaslandı. "Güney sen başımı yakacaksın abicim. Bi git işine ya!"

   Ellerini masaya dayayıp sırtını hafif kamburlaştırdı Güney. "Bu zamana kadar yandı mı da şimdi yanacak? Çıkaracak değilim kızı. Alt tarafı yanına gireceğim. Üstümüze kilitle oğlum kapıyı."

   "Yav arkadaşım oldu olacak sevgilin çıkana kadar kal burada. Sende rahat et bende rahat edeyim."

   "Aç la şu kapıyı. Bak gün gelir elime düşersin."

   Kolunu yola uzatıp "Yürü lan, yürü." dedi ve ayağa kalktı. "Başımı şişirdin be. Yeter!"

   Demir parmaklıkların kapısını açıp Güney'i iterek içeri soktu. "Adamsın sen, adam." diyen sevgilime sorgular bakışlar attım. Kim onu kodese koyan birine adamsın sen derdi ki?

   Kapıyı üzerimize kapatıp kilitledi memur arkadaş. "Yenge sen bunun çenesine nasıl dayanıyorsun?"

   "Onu ben de merak ediyorum."

   Yanıma gelip oturdu. "Seviyorsun ya o yüzdendir."

   "Niye geldin sen?"

   "Seni özledim. Sen özlemedin mi?"

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin