6)Panik Atak

62 17 77
                                    

İnstagram hesabı: yakamaz_sevdasi

Melis'in anlatımı

    Offfff! Bu hocalar insanı delirtir. Madem ek ders yapacaksın niye daha önce söylemiyorsun ki? Dimi ama. İşe de geç kaldım. Neyse sonunda okuldan çıktım ya buna da şükür. Bu ayakla o yolu hiç yürüyemem. Otobüse bineyim bari.

    Otobüse binip cafeye gittim. Gittiğim gibi de ilk iş Eylül'ün kovulduğunu öğrendim. Felaketler günün ilk saatlerinde başlamıştı zaten. Hayır daha kötü ne olabilir ki? Şimdi Eylül'ü arasam Suna ablanın dilinden kurtulamam. En iyisi eve gidince sormaktı.

   Suna abla sağolsun ayağımdan dolayı beni kahvelerin başına vermişti. Ama yine uykusuz olduğumdan kendimi bitik hissediyordum. İşten çıkıp yavaş yavaş durağa yürümeye başladım. Tam o anda bir el tarafından yandaki iki bina arasında olan boşluğa çekildim. Daha sesimi bile çıkaramadan burnuma keskin bir koku gelmesiyle gözlerim kapandı.

..............

    Neredeyim ben ya? Bu nasıl bir kokudur arkadaş? Ah başım! Bi ağrı kesici verin bana. Ben gözümü açmadım mı ya? Etraf niye karanlık? Ben en son eve gidiyordum. Sonra....... Ay ben kaçırıldım!!!!! Ne yapıcam şimdi? Polisi mi arasam? Neyle arayacağım. Burası da çok rahatsızmış ya? İnsan bi koltuk falan verir. Misafirperverliğe sığar mı bu?

   Önce insan sesi duydum "Evet abi. Kandilli'deki depodayız." diyordu. Sonra ayak sesleri duyduğumda kendi kendime konuşmayı bırakıp onlara odaklandım. Bir el gözümdeki şeyi açtığında ilk gördüğüm karşımdaki siyah deri koltukta oturmuş bana bakan ortası kel yanlarda beyaz saçları olan adam oldu. Bak bak! Sen önce beni kaçır, şu rahatsız şeye oturt. Sonrada karşımda rahat rahat yayıl. Pis keltoş!

   "Sen kimsin? Ne istiyorsun benden? Niye kaçırdın beni? Ben sana ne yaptım ki? Hayır ne yapmış olabilirim? Kendi halinde yaşayan bir kızım ben? Ne zararım var size? Ay yoksa organlarımı falan mı alacaksınız? Ay almayın. Onlar bana lazım. Lazım olmayan birinden alın. Ha eğer para istiyorsanız da çantamda olan kadarını alabilirsiniz. Fazla yok gerçi ama dahası zaten yok. Ben böyle söylüyorum ama siz beni niye kaçırmıştınız?" diye hızlı hızlı konuştum. Onlara baktığımda hepsinin şaşkınca bana baktığını gördüm.

"Ulan sende ne çene varmış be!" dedi ve adamına dönüp bir baş hareketi yapmasıyla iki kişi yanıma gelip bağlı olmama rağmen kollarımdan tuttular. Diğer adamda birini aradı. Ben ne yapıyorum ya burada.

   "Hey! Ben hâlâ buradayım yalnız. Soruma cevap istiyorum. Siz kimsiniz ya? Ne istiyorsunuz benden?" dediğimde adam telefonun karşısındakiyle konuşmaya başladı. "Arkadaşınızın sesini duydunuz mu? Onu bırakmamızı istiyor. Ama biz bırakacak mıyız? Elbet bırakacaz. Ama önce siz karakola gidip şikayetinizi geri çekeceksiniz." dedi. Arkadaş derken benden bahsediyor sanırım. E telefondaki de kızlar o zaman. E peki ya şikayet derken ne demek istedi bu?

   Biraz karşı tarafı dinledikten sonra devam etti konuşmaya. "Gece evinize giren benim adamım. Hapse girmeden şikayetinizi geri çekeceksiniz. Eğer polise şikayet haricinde tek bir kelime ederseniz arkadaşınızı öldü bilin." dedi ve telefonu kapattı. Ben demiştim ya. Başımıza bela aldık demiştim de.... Bir dakika. Belayı onlar mı aldı? Yoksa ben mi aldım? Ah kızlar. O çok şikayet ettiğiniz çenem şimdi işe yarayabilir.

                            ...............

    "İşte böyle mafya bey abicim. Bana, bana Melis'e dedi. Lan sen kimsin? Kimsin ki bana emir veriyorsun yelloz. Ay bide sarı diye çağırıyor bana. İnek miyim ben? Bak şeyi de unuttum. Bu bi konuşuyor varya. Böyle ağzını yaya yaya. Şeytan diyor şöyle iki yandan ayır ağzını. Ama şeytana uymamak lazım demişler. Ben de ne yaptım? Uymadım. Peki yanındakine ne demeli? Bağlamış kollarını birbirine, ne derse onaylıyor. Sonra kızlar geldi. Bizim Eylül'de bayağı bi kavgacıdır he. Kıza kafa göz dalmaması mucize resmen. Ama iyiki Hilâl geldi. Bak Hilâl iyi kız he. Toplasan iki üç kere anca görmüşümdür. Ama bir kötü sözü yoktu. Taşındığımız günde bize yardım etti. Annesi, iki arkadaşı ve iki tanede annesinin arkadaşı. Baktık kapıdalar. Bize yardım etmeye gelmişler. Ay bide komşuluk ölmüş derler. Bu mahallede öyle mi? Kaç kez sormaya geldiler bize. Hepsi iyi insanlar canım. Ev sahibi de tatlı bir kadın. Diğer sahipleri gibi değil. Önceki ev sahibi neydi öyle. Aman aman. Allah kimselere vermesin. Eve taşındığımızdan beri hep bir sorun." diye devam ederken karşımdaki baygınlık derecesine gelen adam "Eeeeeeeeh yeter be! Ne çok konuşuyor muşsun sen? Bi susmadın kaç saattir dırdır da dırdır. Yeter. Oğlum bağlayın şunun ağzını." dedi.

Yakamoz Sevdası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin