♡Final/Part2!: Çakma Juliet!

31.8K 1.7K 792
                                    

Düzenlenen yarışmaya -ki yarışma gözüyle bakmıyorum- katılan tüm Julietlere teşekkür ediyorum! Yapılan çalışmaları elimden geldiğince özel bölümde yayımlayacağım. Şimdi ise... Multi'de yer alıyor çalışma. Ellerine sağlık @qalpqalpben ! Çok beğendik! Ay çok mutluyum... Gerçi mutluyum ama ağlayacak gibiyim. Ah, daha fazla uzatmadan, çok teşekkür ederim herkese. Son söz ve özel bölümlerde görüşmek üzere.
Birde buradan bu bölümü yazarken burnuma kaçan sineğe el sallıyorum! Tüm duygusallığın içine etti de...
Son part.

Final/Part2!: Çakma Juliet!

SENELER SONRA...

YAZAR'DAN

Doğmak ve ölmek...
İki kavram ve arasına sıkıştırdığınız koca bir hayat.
Hayat; soluksuz bir roman.
Sıkıcı başlangıç, kusursuz, yorucu devam ediş ve onlara uygun son.

O sabah alarm yine aynı saatte çaldı. Kulak kirleten iğrenç melodi -ki aslında çok hoş bir melodi- Romeo'yu uykusundan irkilterek uyandırdı. Normalde uyanmazdı alnına değmeyen yumuşak öpücük olmadan. Ama bu sefer uyanma gereği duymuştu, içinde bilinmedik bir his vardı.

Yatakta gerindi, yavaşça doğruldu ve oturur pozisyona gelince yanında yatan Juliet'ine baktı. Onun bu saatte ayakta olup, güzel bir kahvaltı hazırlıyor olması gerekirdi. Hep öyle yapardı. Romeo garipsemedi, anlayışla karşıladı. Çünkü dün gece dostları, Juliet'in annesiyle babası ve kendileri, eğlenceli, bir o kadarda yorucu bir gece geçirmişlerdi. Herkes evlerine dağıldığında yatmıştı. Özellikle Deniz... Esila'nın yanaklarını ısracağım diye çocuğun peşinden koşup durmuştu tüm gün.

Romeo güldü tembelce. Gülüşü kadar tembel bir hareketle Juliet'in yanağına dokundu. Eli sıcak ve yumuşak bir yanağa dokunmayı bekliyordu ama sadece yumuşak bir yanakla yetindi. Juliet'in yanağı soğuktu.

Odada serin bir rüzgâr dolandığında açık pencere baktı Romeo. Perde içeriye doluşan rüzgârla havalanıyor, odanın daha soğuk olması için kenara kaçıyordu. Pencerenin hemen altında ise ahşap bir sandalye duruyordu. Manzara tanıdıktı. Romeo uykulu uykulu güldü, kendi kendine homurdandı. "Ah sarı böceğim, bu kadar erken kalmana yardımcı olan ne?"

Sarı Böcek, Romeo ve Juliet'in kızı Esila. Ne zaman anne ve babasından önce kalksa, hemen odalarına gelir ve boyu yetişemediği için pancerenin altına bir sandalye çeker -o sandalye hep ahşap olandır- pencereyi açardı. Sonra bir süre o sandalyede oturur, saçlarına vuran rüzgârla anne ve babasının birbirine sarılı uyuyuşlarını izlerdi. Televizyonun sesi son ses açık olurdu ve favori çizgi filmi başladığında kalkıp giderdi hemencecik. O sabahta öyle olmuştu, erkenciydi Sarı Böcek.

Romeo yerinden kalkıp sandalyeyi kenara çekti, pencereyi kapattı ve Juliet'in üzerini sıkıca örttü. Soğuk tenine bir kez daha öpücük kondurdu "Isınırsın şimdi," dedikten sonra. Karısını şimdi uyandırmayacaktı, yorgundu. Biraz daha uyumasına izin verdi.

Odadan çıktı, gürültülü televizyonun olduğu salona doğru ilerlemeye başladığında, kızının, kapısı açık olan odasının önünde durup içeriye baktı. Altı yaşındaki Esila, yatakta tepetaklak dönmüş yatıyordu. Küçük karnının üzerinde ise yavru Poseidon duruyor, Esila'nın küçük elleri arasından kurtulmaya çalışıyordu. Demekki çizgi film bitmişti.

Göğsü hüzünle doldu. Evlendikleri yıl ölen Pörtlek'i özlemişti. Esila'dan kalan şeydi o, her ne kadar sapığın tekide olsa... Özlemişti işte. Yerini tutmayacağını biliyorlardı ama aynı cins yavru bir köpek almışlardı uzun aradan sonra. Adı Poseidon'dı ama hiçbir zaman Pörtlek olmamıştı.

ÇAKMA ROMEO ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin