♡38. Bölüm/Part2: Bu İşler Öyle Olmuyor İşte.

44.7K 2K 209
                                        

Multimedia: Selcan'ın öz çekim'i ve parazit Can.
Selinay için parodi hesabı: @SelinayKarayel
♡38. Bölüm/Part2: Bu İşler Öyle Olmuyor İşte.

"Sevdiceğim... bundan sonra bana böyle de." Toprak saçımı okşarken, utana çekine onu homurdanmamla onayladım. Telefon görüşmemizin üzerinde çok durmadığı için mutluydum. Aksi taktirde, değil utanmak, kafamı yerlere gömerdim. Fazla utanınca ne yapacağımı bilmiyorum da.

Can, Selcan'la uğraşmaya devam ederken Semih ona bilmemkaçıncı uyarısını yaptı. Ama Can onu dinlemeyip, Selcan'ın konuşmasının taklidini yapmaya devam etti. Selcan ise bu durumdan memnun gibiydi ama memnun değilmiş gibi davranıyor, Can'ı azarlıyordu. Sonra elini cebine attı ve pembe kabı olan telefonunu çıkarıp, dudaklarını büzdü. Can da oltaya atlar gibi Selcan'ın yanına oturup, aynı onun gibi dudaklarını büzdü ama onda çirkin durmuştu. Gözlerimi devirdim. Büyük ihtimalle fotoğraf çekiniyorlardı.

Diğerleri ise kendi alemindeydi. Efe geldiğinden beridir telefonda biri ile mesajlaşıyordu. Sadece arada Deniz ile bir olup, Toprak ile bu kadar yakın olmamamız konusunda sert bir uyarı yapmıştı ama sonra yeniden mesajlaşmaya dönmüştü. Tek farkı, bu sefer hararetli hararetli değil, sakin sakin, gülümseyerek idi.

Nisa, bir yandan Deniz ile konuşuyor, bir yandan da Almila'ya Korece birkaç cümle öğretiyordu. Almila'nın merakı vardı bu tür şeylere. Bu yüzden Nisa ile konuşmaktan keyif alıyor gibiydi.

Kafama bir tane yastık yediğimde öfkeyle Ezgi'ye baktım. Bana çarpan yastık, otomatikmen başımın arkasında başı olan Toprak'a da çarpmıştı. Küçük tokuşmadan sonra, "Ne var be?" diye çemkirdim Ezgi'ye.

"Kızım yarım saattir kapı çalıyor. Git açsana!"

İçten içe bir küfür savurdum. Sonra elerimden destek alarak, Toprak ile nasıl sığıştığımızı bilmediğim tekli koltuktan kalkmaya çalıştım. Fakat Toprak'ın bana dolaşmış olan kolları yüzünden bu pekte mümkün olmuyordu. En sonunda anlamış olacak ki koltuktan kollarını çekti ve bende kapıya doğru ilerledim.

Sahi, bu ısrarcı da kimdi?

Lütfen, malûm kişiler olmasın.

Derin bir soluk çekip kapıyı açtım. Karşımda sarışın bir kız duruyordu. Mavi gözlü bir şeydi. Elinde telefonu vardı ve bir ona birde bana bakıyordu. Ben kaşlarımı çattığımda kız tereddüt içinde tebessüm etti. "Şey, ben Efe'ye bakmıştım?"

"Efe mi?" Ona neden bizim evde bakıyorsun cici kız?

Başını salladığında ona beklemesini söyleyip salona geçtim. Efe başını bir anlığına telefondan kaldırıp bana bakınca, "Birisi seni çağırıyor." dedim. Tek kaşını kaldırdı, sonra sevinçten sırıta sırıta ayağa zıplayıp, kapıya koştu. Peşi sıra gittim.

"Efe?"

Kız emin olmak istercesine sorduğunda, Efe umursamazca tutmaya çalıştığı yüzünü kıza döndü. Bir an gözlerinde şimşekler çattı ama bunu sadece ben anlarım. Kumsal olmak bunu gerektirir.

"Adresi nereden buldun?" diye sordu umuramaz çocuğumuz. Kız gözlerini devirip, "Yanlışlıkla vermiştin, hatırlamıyor musun? Hemde dairesine kadar." dedi alayla.

Efe havalı bir ifadeyle kıza göz kırptı. "Ve sende geldin."

Kız kızardı, sonra bozardı ve başka renklerinde canı çeker diye, o renklerede büründü. "Evet..."

Efe beni orada yeni farkediyormuş gibi boğazını temizledi. Bir eliyle beni gösterip gülümsedi. "Bu Kumsal. Kendisi hayatımda ki en değerli kadındır."

ÇAKMA ROMEO ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin