♡4. Bölüm: Uyut Beni, Juliet!

102K 4K 427
                                    

Okuyan herkese ithafen!

♡4. Bölüm: Uyut Beni, Juliet!

Hani şöyle anlar vardır; gülseniz mi, ağlasanız mı bilemediğiniz. Heh işte şu an, öyle bir anı yaşıyorum. Bir ikilem içinde, şaşkına dönmüş bir şekilde duruyorum.

Toprak kokulunun adı, ona gayet yakışan bir isim ama, bi' o kadarda ironik. Gülmek istiyorum ama şaşkınlığım buna izin vermiyor.

Bir isim, ancak bir insana bu kadar benzeyebilir.

Aptalca sırıtıp, aynı banka oturdum yeniden. Kaç dakikadır, beni o şoka uğratan kelime yüzünden ayakta duruyordum bilmiyorum ama, Toprak görüş açımdan çıkalı, bayağı olmuştu. Nereden mi biliyorum?

Çünkü; o gözden kaybolana dek, onun sırtını izlemiştim. Her attığı adımda, beni kendine çekmişti sanki.

Sanırım ona hayran kalmıştım.

Giydiğim, kısa yazlık elbisenin eteklerine dikkat ederek, bankta yayvan bir şekilde oturdum. Bu tahta parçaları, her ne kadar rahatsız edici olsada, insan düşüncelere dalınca bir şey fark etmiyordu. Sırıttım.Yine...

Onu bana baktığında, yakaladığım suratının, o an ki ifadesi geldi gözümün önüne. Kaşları çatık, gözleri kısık ve tatlı yüzünün altında yatan, gizli kötü çocuk. Dudakları... Dudakları, film şeridi gibi geçen gözümün önündekiler silinip, belirince bir anda farkına yeni vardığım şeyden dolayı, yerimden doğruldum.

Piercingi mi vardı?

Evet, ona bakarken bir süre bakışlarım istemsizde dudağında kalmıştı. Ama tam net seçemiyordum. Belki de yoktu, sadece hayal ürünüde olabilirdi.

Omuz silkip yeniden yayvan bir şekilde oturup, gözlerimi kapatacaktım ki, kucağımda ki minik el çantamdan yükselen tanıdık melodi yüzünden suratımı buruşturmakla yetindim. Kimdi beni bu güzel düşüncelerimden bölen?

Açmamak istiyordum ama telefon ısrarla çalıyordu. Pes edip ofladım ve telefonu çıkarıp ekrana baktım.

Efe Arıyor...

Benim, toprak kokuluyla tanışmamı sağlayan prensim(!).

Telefonu son bir kararla açtım. "Alo?" Klasik bir başlangıç.

"N'aber bebeğim? " dedi, görmesemde ağzını eğerek konuştuğunu anlayabiliyordum.

Burnumu kırıştırdım. "İyi iyide, bebeğim ne ya? Sevmiyorum, söyleme! "

Sitemime kahkaha atarak karşılık verdi. "Sevmediğini biliyorum, bebeğim. " Bir kahkaha daha attı ve devam etti. "Neyse, ben şey söylemek için aramıştım," düşündüğüne dair sesler çıkarttı. Gözlerimi devirdim. Unutkan prens.

"Ya neydi? He dur," bir hışırtı sesi geldi. Muhakkak kendine yemek hazırlıyordu ve sözünü unuttuğu da yoktu. Sadece ona domatesleri kesmesi için zaman verin.

Ama abartmayın. "Bekliyorum ama! "

"Tamam tamam, " En sonunda konuya gireceğini anladığımda nefesimi koyverdim. "Ege bara gidiyor ve benide götürmek istiyor."

Alkolik ağabeyi.

"Ve bilirsin, onla kaç defa gittim, " çok iyi bilirim evet. " Hepsinde de beni orada yalnız bırakıyor. Sıkılıyorum ve gün sonunda onun leş kokan bedenini eve kadar taşıyorum. " Konunun nereye varacağını tahmin etmeye başlamıştım. Ve günün sonunda borçlu çıkan o olacaktı.

ÇAKMA ROMEO ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin