Bölümü @Dumanistiniz'e ithaf ediyorum. Ona da ayrıca teşekkür ederim.♡
İyi Okumalarծ
♡12. Bölüm: Aman Egzama, Aman Aman Egzama!
Şu an masadaki bardaklar, ne kadarda cazip geliyordu? Muhteşemdi ve ben onları izlemekten kendimi alamıyordum. Desenleri, markası, şekli şemali...
Tamam tamam, sadece Efe'ye bakmamak için kendimi tutuyordum. Çünkü Efe denilen insan parçasının, bakışlarıyla öldürebilme gibi bir yeteneği vardı ve ben daha çok gencim! Daha evleneceğim ve bu kesinlikle çakma bir ilişki olmayacak. Hatta, birileri tarafından kullanıldığımı hissettiğim ama dile getirmeye korktuğum bir kişiylede olmayacak. Olmazsa olmasın, ben daha iyilerine layığım.
Avut kendini, dedi iç sesim, uzun zamandır sürdüren sessizliğini bozarak. Yine moralimi bozmuştu ama ne yapalım? Toprak beni sevmiyor, hoşlanmıyor diye, hayatı kendime zindan edecek değilim ya! Daha iyilerini, değer verip sevenleri bulabilirim mesela... Ya da bulamaz ve evde kedi büyüterek ölümü de bekleyebilirim.
Son fikrimin hiç iç açıcı olmamasına suratımı asıp, yanımda oturan ve Ömer sayesinde her şeyi öğrenmiş olan, Efe'ye baktım. İlk defa öldürücü bakışlarını benden çekmişti. Ama o bakışların bu seferki hedefi, Topraktı.
Aksine Toprak ona bakmıyor, telefonuyla uğraşıyordu. Ne yaptığını merak edip, telefonuna baktım.
Kaşlarım onunkiler gibi çatıldı.
Elinde iki telefon tutuyordu ve bunlardan birisi benimdi. Ses çıkartmayıp ne yaptığını izlemeye başladım. Cebimde ki telefonu aldığını bile hissetmemiştim.
Benim olan, kırmızı Puccalı -çok büyük fanıyım, lütfen- telefon kaplı olanın tuş kilidini açtı. Ama şifre vardı. Sırıttım.
Bana alttan bir bakış attı ve sinsi bir sırıtma eşliğinde, tuşlara basıp şifreyi aştı. Ona şaşkınlıkla bakarken, mesajlara girdi ve yeni mesaj açıp alıcı ekle kısmına, bilmediğim bir numara girdi. Kaşlarım daha çok çatılıyorken, merakımda filizlenmeye başlamıştı. Ama o bu sefer mesaj girin kısmına dokundu ve alttan çıkan klavyenin harflerine basıp mesajı yolladı. Görmeye bile fırsatım olmamıştı çünkü, Efe'ye kısa bir bakış atmıştım.
Saniyeler içinde, iletim raporu geldikten hemen sonra, kendi telefonunun ekran ışığı yanıp söndü. Mesajı beklemeden açtığında, belki bakmamam gerekirdi ama yazan şey Seni seviyorum, Romeo. iken ve benim anında kıskanma hormonum gıdıklanınca bu pekte imkanlı olmamıştı. Bana az önce ki gibi, alttan bir bakış attı ve numaranın üzerine basıp, numarayı Juliet yazarak kayıt etti.
Ben aldatıyor musun?
Beni, beni...
Juliet'ini?
Bu çocuğun kaç tane Juliet'i vardı ya!? Bu ne piçlik?
Aptal, çocuk numaranı alıyor. diye tüm zekasını ortaya koyan iç sesim -ki o zeka bana ait sadece göstermiyorum- saçlarını savurarak ilerledi.
Fakat bazen fazla salak olmayı başaran ve bu işten ödül almayı becermiş birisi olarak ben, iç sesimin bana söylediği sözü geç anladım. Gözlerim saniyeler sonra açılmaya başladığında eş zamanlada kalbim tekledi. Ta ki Toprak, arkasına yaslanıp bana telefonumu uzatana kadar, put gibi durmuştum. Uzanıp telefonumu aldım.
Çocuk resmen benim ağzımdan kendisine seni seviyorum demişti. Egoist olabilirdide olmayabilirdide.
Ona, bana attığı şirin gülüşlere benzer bir gülüş sergiledim ve tam yarım saattir kolumu dürten Efe'ye, aptal bir sırıtışla döndüm. Ama bakışları, yüzümde ki sırıtışı soldurmaya yeten türden olunca, korkmaya başlamadım değil.
![](https://img.wattpad.com/cover/14574726-288-k576553.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKMA ROMEO ♥
HumorBizim aşkımız sarılmayla başlamıştı, sarılmayla devam edecekti ve sonumuz, ikimiz sarılıyorken bitecekti. Bizimki aşk hikayesi değil, bizimki bir sarılmadan doğan, koca bir beraberliğin hikayesiydi. Ve birde... kaybedenlerin hikayesi.. ...