Yeni bir kitaba başladım: Mavi Siyaha Karışınca ❣
Bakarsanız sevinirim. Görme engelli bir oğlan ve ona kalbini açan bir kızı anlatıyor.
İyi Okumalar.
♥19. Bölüm: Şimdi Sıçtın Sıçan!
Huzursuzca kıpırdandığımda, gözlerimi açmaya zorladım kendimi. Üzerimde hâlâ uykunun ağırlığı varken, yavaşça açtım ve etrafı bir an tanıyamadım. Bir süre sonra ışığa alışan gözlerim, Topraklarda olduğumu gösterince, ona bakmak adına başımı oynatmaya çalıştım.
Pek bir şey göremiyordum; hava kararmıştı üstelik evin lambasıda açık değildi. Ay, yarım yamalak aydınlatsada salonu, bir işime yaradığı yoktu. Saate bakmak istedim.
Neden bu kadar rahat yattığımı düşünüyorken, nereden geldiğini bilmediğim pike, popomu örtüyordu. Peki Toprak neredeydi?
"Uyanmana sevindim. Hadi, gidiyoruz."
Başımı çevirip merdivenlerden inen Toprak'a baktım. O ise elinde anahtarları ve telefonu ile kapıya yöneldi. Gidiyor muyduk?
Hızla toparlanıp çantamı kaptığım gibi arkasından ilerledim. Uykunun verdiği sersemlik ile sendelesemde, çok geçmeden dengemi sağlamış ve Toprak'ın arkasından evden çıkmıştım.
Bir spor arabanın önünde durduğumuzda, kapıları açtı ve bir şey söylemeden sürücü koltuğuna geçti. Büyük ihtimalle bu araba, onun tamirden gelmesini beklediği arabasıydı. Bir an düşündüm: Bu evi, bu arabayı nasıl almıştı?
Çok beklemeden ön koltuğa oturdum ve gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Biraz sinirli gibiydi?
"Toprak?"
"Efendim?"
"İyi misin?" Zira kötü görünüyordu. Gerçi şaşırmıyordum. Hep kötü görünüyordu ve şimdide farksızdı.
"Kafam karışık." dedi düz bir tonda. Kafasının karışık olması, gayet normaldi. Nedenini bildiğim için -tahmin ettiğim için- soru sormadım. Aslında hiçbir şey söylemedim ve beni evimin önüne kadar bıraktı. Arabadan indiğimde el salladım ve arabayla gözden kayboldu.
Bu kadardı işte. Bu günde böyle bitmişti.
Eve girdiğimde, saat dokuz olmuştu. Aslında annem arkadaş grubumla takıldığımı düşündüğü için sorun olmazdı ama, kapıyı açtığımda baba Derin'i görmeyi beklemiyordum. Üstelik küplere binmişti.
"Neredesin?" diye sordu babam direk. Korku içinde yutkundum ve, "Arkadaşlarımlaydım." dedim.
Şimdi sıçtın Sıçan!
"Efe'yi aradım. Eve döndüklerini ve senin onlarla gelmediğini söyledi." Kollarını kavuşturan babama, içten içe Efe'ye söverek bakıyordum. Nasıl dost bu? İki yalan söyleyememiş miydi?
"Şey baba ben onlardan ayrılınca başka bir arkadaşıma gittim." dedim. Azda olsa doğruydu ama babam karşımda olunca, sesim yalan söylüyorum diye haykırıyordu.
Son nefesim, diyerek ciğerlerimi doldurdum ama aldığım o iğrenç koku ile, kaşlarımı çattım. Daha sonra emin olmak istercesine, babamın gözlerine baktım.
Aynı Toprak'ı barda gördüğüm gibi; babamın gözleri bakacağı yeri şaşırıyordu ve yerinde istemsizce sallanıyordu. Buna rağmen sözleri dudaklarından net çıkıyordu.
Ah, babam içmişti ve biraz sonra gerçekten işim bitecekti.
"Senin yüzünden aile yemeğine gidemedik." diye kükredi bu sefer. Ne yani? Gidemedik diye efkarlanıp içmiş miydi? Biz ne zaman aile yemeklerine katılacak kadar zengin olmuştuk? Doğru, babamın pislik patronu. O adam karısını kaybettikten sonra, çok değişmişti. Üstelik eski sevimliliği yoktu. Her yere babamı yolluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAKMA ROMEO ♥
MizahBizim aşkımız sarılmayla başlamıştı, sarılmayla devam edecekti ve sonumuz, ikimiz sarılıyorken bitecekti. Bizimki aşk hikayesi değil, bizimki bir sarılmadan doğan, koca bir beraberliğin hikayesiydi. Ve birde... kaybedenlerin hikayesi.. ...