a

483 48 1
                                    

Jackson'dan müsaade isteyip acil bir şekilde tuvalete gittim, Taehyung haklıydı.

Birilerine karşı "özel ilgi" besliyorsan, onu bir başkasıyla görmek, her yeri dağıtmana, zarar vermene yol açabilirdi.

Kızlar tuvaletindeydim, tuvalet kabinlerinin hepsini teker teker tekmelediğimde bana eşlik eden çığlıklarım ortamın geriliminin artmasını sağlıyordu.

"Tanrım neden başıma bunlar geliyor!"

Yere oturdum ve geçen gün yaptığım gibi "sigara içme pozisyonumu" aldım.

Sigaramı yaktım ve içmeye başladım. Elbette tuvaletin bir sistemi vardı, sigara içildiğinde çıkan duman, alarm alıcıları tarafından algılanırsa otomatik olarak devreye giriyor ve alıcılar etrafa su saçıyordu.

Keşke bu bilimsel açıklamayı sigara içmeden önce hatırlasaymışım, çünkü şu anda her yerim su ve bir yandan ağlayarak lanet sigaramı içmeye devam ediyorum.

Kapüşonumu kapadım ve inanın bana hiçbir katkısı olmamasına rağmen daha rahat hissetmiştim.
İkinci bir sigaramı daha çakmağımla yaktıktan sonra aklıma çok eskiden bakıcımın anlattığı bir masal geldi.

"Zamanın birinde çok güzel bir prenses yaşıyormuş, çevre halklardaki kraliçeler dahi onu çok kıskanır ve onun gibi olmak isterlermiş. Onun için 'Tanrı'nın özel ilgisini almış kız.' Diyenler bile olurmuş..

..ancak gelgelelim ki bu kızın sadece dış görünüşünü isterlermiş. Kimsecikler kızın hayatına özenmezmiş. Prenses olduğu için onun çok soylu bir aileye mensup olduğu doğruymuş ama ailesi kızın üstünde birçok hakka sahipmiş, istedikleri her şeye uymasını ister, onu zorlarlarmış. Bir gün bu prensesi eğitim görmesi için farklı bir saraya göndermişler ve güzel prenses bu sarayda korumasına aşık olmuş. İkisinin bir arada olması için hiçbir engel yokken bir türlü mutlu olamıyorlarmış, prenses, ona kötü davranan başka bir prenses ile korumasını bir arada görmekten çıldırmış adeta."

Sigaramın sonuna gelirken aklıma gelen bu masal ile burukça sırıttım. Sonrasını çok iyi hatırlıyordum, her şeyi berbat eden annem gelmiş ve masalımızı yarıda kesmişti.

Fakat şimdi daha iyi anlıyordum bu prenses kesinlikle bendim.

Tuvaletten ayrıldım ve geri geldiğimde kafeteryada kimseyi bulamayınca "işte şimdi sıçtım." diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Kapıya yöneldim fakat çoktan kapanmış olan kapı beni hüsrana uğrattı.

Bir tabureye oturdum ve kafamı mermer masaya koydum.
Yanımda oluşan hareketlilik ile kafamı kaldırdım ve yanımdaki bedene baktım. Masanın üzerine anahtarları bırakan bu kişi Taehyung'du.

"Neden yapıyorsun bunu kendine Lisa..?"

"Bilmediğin çok şey var Taehyung."

Taehyung da benim gibi bitik bir haldeydi, ben korumasına aşık olan bir prenses olduğum için üzülüyordum peki ya o neden bu kadar bitmişti, bunalmıştı?

"Ben seni bile bilemiyorum Lisa. Jackson'dan nefret ediyorsun sanıyordum, sanırım artık çıkıyorsunuz.."

Yutkundu ve başını öne eğdi.

Kırmızılaşmış ve şişmiş gözlerimi göstermemek için gözlerinin içine bakamıyordum bile ancak o da benden farksızdı.

"Çıkmıyoruz Taehyung ama siz Yeri ile öylesiniz gibi.."

Sadece sustu ve hayır anlamında başını salladı:

"Bana kafeteryaya gelip bir şeyler yemeyi teklif edince geldim, seni göreceğimi bildiğim için."

Yanaklarıma süzülen yaşlara aldanmadan titreyen sesimle sessizce konuşmaya başladım:

"Sadece gün içinde yanımda olmamaya dikkat et."

"Neden Lisa? Aramız gayet iyiydi, gerçi artık aramız varsa.."

Özür dilerim.
Özür dilerim.
Çok özür dilerim.
Yapmak zorundayım.

"Hiçbir zaman aramız olmadı Taehyung, senin de dediğin gibi sen beni sadece korudun, babanın emri üzerine."

Mermer masanın üzerindeki anahtarları alıp kafeterya kapısını açtım ve kendimi dışarı attım. Koşar adım odama geldiğimde kızlar uyuyordu. Onları uyandırmadan sessizce ağlamaya çalışıyordum, boğazıma takılan yumrular yutkunmamı engelliyordu, zorla yutkundum ve sessiz çığlıklarımın arasında boğulmaya devam ettim.

"Herkes sadece bedenine sahip olmak isterdi, onun hayatına sahip olmak isteyen kimsecikler yoktu."

—————————————————————————

the boarding school, taelisa ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin