Son gece olan görüşmeleri Meral için ilişkilerinin devam etmesini sağlayacak mihenk taşı olmuştu. Uras ise küçük duygularla olsa da bir kadın ile hissederek zaman geçirmeyi özlemişti. Ucuz ve sıradan kadınlar eğlenceli olabiliyordu fakat saman alevi kadar süren ilişkiden daha fazlasını vaat edememişlerdi bu güne kadar. Lakin bu ufak kanat çırpışları, yeni olan her şey gibi heyecan yaratmıştı hayatlarında. Bu geceden sonra düzenli olarak görüşmeye başlayacaklardı. Her ne kadar Uras'ın bilinmedik işleri zaman zaman ilişkilerini sekteye uğratsa da aralarındaki enerji gün ve gün artmaya devam ediyordu. Samimileştikçe sıradanlaşmak zorundaydı heyecanları. Öyle de oldu ama onlar için mutlulukları ön plandaydı. Meral'in bu motivasyonu okulundaki başarısına da etki etmişti. Kalburüstü notlardan kurtulup adeta kendisini bulmuştu. Bedeninde dalgalanan mutlulukla birlikte hayallerini gerçekleştirmek için sağlam adımlar atıyordu. Sıla'nın evde olmadığı zamanlarda ise Meral sıkılmamak için zaman zaman gidip Uras'ta kalmaya başlamıştı. Artık ilişkileri tam anlamıyla resmileşmişti.
Meral bir gün Uras'ın evinde akşam yemeği için hazırlıklar yaparken Uras elinde bazı tablolarıyla birlikte eve geldi. Panik ve aceleci tavırları Meral'in dikkatini çektiği sırada Uras ondan aracında kalan eserleri taşımak için yardım istemişti. Meral ne olduğunu anlamlandıramayıp Uras'a ne olduğunu sorduğunda ise bu gece davetli olduğu bir sergide ünlü tiyatroculardan biri ile tartıştığını söyledi. Meral ise hala bu tartışma ile eserleri eve taşıması arasındaki bağlantıyı çözmeye çalışıyordu. Uras'ta o arada telefon görüşmelerine başlamıştı, ilk görüşmeden anladığı kadarıyla aralarını bulmak isteyen biri ile iletişim halindeydi. Uras'ın siniri ağzından çıkan kelimelerden çok rahat belli ediyordu kendini.
''Sikerim öyle tiyatrocuyu!'' diyerek telefonu kapadı. Yaşanan olay ise Uras'ın, sergi düzenleyen bir tiyatrocuya diğer misafirler içinde ''İmzanız var diye sanatın amına koymaya hakkınız yok!'' demesiydi.
Uras bu sergiye çağırıldığı zaman ne kadar istemese de cemaatte gözükmek için gitmek zorundaydı. Lakin organize eden kişiye sergi sahibi ile muhatap olmak istemediğini peşin peşin dile getirmişti.
''Olabildiğince çöple kaplı, güzel inşa edilmiş bir yerde kendini sanatsever olarak adlandıran birçok kişi ile birlikteydim. Tanıdığım kişilerle sohbet edip zaman öldürürken duvarlardaki karalamalara bakmıyordum bile. O sırada –EN SEVDİĞİM SANATÇI!- yanıma yaklaştı.
''Uras Bey, hoş geldiniz.'' O kadar muhatap olmak istemiyordum ki kelime kullanmaya tenezzül etmeden başımla selamını aldım.
En başarılı işi hadsizlik olan birinden beklediğim üzere ''Sizi yalnız görmek şaşırtıcı! Malum işlerinizden çok kadınlarınız sayesinde duyuyoruz sizi.'' diyerek hadsizce devam etti. Belki bir kuyruk acısı belki de bir çekememezliği vardı, anlamlandıramadım. Her ne olursa olsun, bu şekilde kimseye saygısızlık yapamazdı.
''Derdin ne bilmiyorum ama bence kelimelerine dikkat etmelisin.'' diye cevapladım.
''Adını bir gecede silebileceğim biriyle ne derdim olabilir ki benim.'' demesi bardağı taşıran son damla oldu. Anlamsız bir şekilde saldırganca yaklaşmıştı bana. Belli ki benim kendisinden hoşlanmadığımı biliyordu ama yine de böyle bir davranış için yeterli bir sebep değildi. Sinirlenmiştim, yanımdaki arkadaşlarının samimiyetine inanarak kısık sesle ''Sen kimsin de benim adımı sileceksin, paran kadar varsın sen'' dedim ama bu seferde karşıdaki sanatçı müsveddesi sinirlenip ''Pişman ederim seni!'' diyerek sert çıktı. Tabi ki senelerdir biriktirdiği hayranlarına ve bağlantılarına güveniyordu. Diğer misafirlerin duymaması için sessizleşip ''Sen bir sikimi pişman edemezsin.'' dedikten sonra sesimi yükselttim ''İmzanız var diye sanatın amına koyamazsınız!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü
RomanceKendi hayatı için elinden geleni yapıp başarılı olduğunu zanneden bir kadın, çocuğunun geleceğini tayin etmek için çırpınırken başarısız olmuştur. Kızı da kendi hayatının benzeri bir döngüye girmiştir. Hatırlamadığı bir anne, sonradan değişse de ort...