Meral'i Uras'tan önce hastaneye götürüp muayenesini tamamlamışlardı. Yüzünde kalıcı bir hasar yoktu. Sadece bir tane kaburgasında incinme vardı. Kalanı ise kas acısından ibaretti. Raporunun hazırlandığı sırada Uras hastaneye ulaştı. Acildeki yükselen seslerden Uras'ın geldiğini anlamıştı. Bir dakika içerisinde kapıdaki polisleri aşarak Meral'in yanına geldi. Odaya girdiği gibi koşarak Meral'in yanına gitti ve sarıldı lakin yüzünün halini ve kolundaki bandajları görünce birkaç saniyeliğine şok olmuştu. Sarılırken Meral'in canının yandığını fark edip hemen bıraktı. Meral'e sinirli bir şekilde neler olduğunu soruyordu. Meral tek bir kelime etmek istemiyordu ''Ne olur Uras sonra konuşalım.'' demişti sadece. Uras, Meral'in başına neler geldiğini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden bir açıklama yapmasına da gerek yoktu. Meral'in karşısına geçmiş bacaklarına dokunarak konuşuyordu Uras.
''Şikayetçi olma!'' Meral neden der gibi suratına bakarken Uras bunu anlayıp tekrarladı.
''Şikayetçi olma Meral. Hiçbir işe yaramayacak.''
O sırada memurlar ellerindeki rapor ile birlikte ifadesini almak için içeriye girdiler. Uras'ı dışarı çıkardıktan sonra Meral ile yaklaşık on beş dakika baş başa kaldılar. Dışarıya çıkıp Uras'a geçmiş olsun dedikten sonra hastaneden ayrıldılar. Uras hemen Meral'in yanına girip iyi olup olmadığını sordu. Çıkabileceğini anlayınca hastanedeki işlemleri halledip arabayı almak üzere taksi ile birlikte yola koyuldular. Meral psikolojik olarak çok kötü durumdaydı fakat Uras bütün yol boyunca ne bir kelime etti ne de Meral'i teselli etmeye çalıştı. Taksi ile birlikte arabanın yanına kadar geldiklerinde koluna girerek Meral'i sağ ön koltuğa oturttu. Kendisi arabaya bineceği sırada aynasının kırılmış olduğunu fark etti. Ayna kırılıp hala arabaya bağlı bir şekilde asılı kalmıştı. Muhtemelen Meral düşerken çarpıp kırmıştı. Uras siniri ile aynayı koparıp fırlattı. O şerefsiz, hem Meral'e hem Uras'ın hastalıklı şekilde sevdiği arabasına zarar vermişti.
Arabaya binip yola koyulmalarıyla birlikte Uras daha ilk saniyeden bir sigara yakmıştı. Bu sefer Bülent diyerek yakıyordu sigarayı. Gidecekleri yere varana kadar da yakacağı her sigaraya Bülent demeye devam edecekti. Yola çıktıktan sonra biraz zaman geçmişti ki Meral farklı bir yolda olduklarını anladı.
''Nereye gidiyoruz?''
Uras kafasını çevirip birkaç saniye Meral'in gözlerine bakınca ortama tekrar sessizlik hakim olmuştu çünkü konuşmak Uras'ın siniri azaltıyordu. O yüzden tek bir kelime etmemeye çalışıyordu. Kısa bir süre sonra Serra'nın evinin önüne gelmişlerdi. ''Uras, evimize gidelim. Lütfen!'' Uras duymamazlıktan gelip arabadan inmişti. Meral'i de aldıktan sonra birlikte Serra'ya çıktılar. Serra kapıda Meral'in halini görünce telaşlı sorularla birlikte onları hemen içeri aldı. Meral'i rahat bir yere oturttuktan sonra Uras'ın işaretiyle başka bir odaya geçtiler. İki dakika kadar içeride kaldıktan sonra Serra ile birlikte geri gelmişlerdi ama Serra'nın yüzünden düşen bin parçaydı. Serra, Meral'e sıcak bir çay hazırlamak için hemen mutfağa geçmişti. Uras ise Meral'in yanına geçti ve oturdu. Bir yandan okyanuslara değişmeyeceği gözlerine bakarken bir yandan da saçlarını okşuyordu ama kendi gözlerinde en ufak bir duygu yoktu.
''Meral, ben gelene kadar Serra ile kalacaksın. Adımını dışarıya atmayacaksın!'' diyerek ayağa kalktı. Meral Uras'ı kolundan tutmuştu. Ağlamaklı bir ses tonu vardı.
''Nereye gidiyorsun? Beni yalnız bırakma.''
''Serra ile kal. Ben en yakın zamanda döneceğim güven bana.'' O sırada Serra elinde karışık bir bitki çayı ile yanlarına gelmişti. Meral'in önündeki masaya çayı bırakıp yanına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Döngü
RomansaKendi hayatı için elinden geleni yapıp başarılı olduğunu zanneden bir kadın, çocuğunun geleceğini tayin etmek için çırpınırken başarısız olmuştur. Kızı da kendi hayatının benzeri bir döngüye girmiştir. Hatırlamadığı bir anne, sonradan değişse de ort...