Gece içmiş olduğum viskiden uyandığım anda pişman olmuştum. Baş ağrısı en nefret ettiğim şeydi, etimi kesseler bu kadar rahatsız olmazdım. Acı bizler için de vardı bizim kontrolü kaybetmemizi engelliyordu.
Yoğun düşüncelerle geçen bir gecenin sonu yine viski şişesiyle sonlanmıştı. Çöken gözlerim tam olarak hatırlamasam da gece ağladığımı anlamamı sağladı.
Birisi yüzünden ağladın mı Lucifer? Ah ne kadar da zayıfsın.
Kendimle verdiğim savaşı yine kaybetmiştim. Birisi beni üzebilmişti. Daha önce alışık olmadığım his, kalbimin acımasızca birisi tarafından sıkıldığını hissetmemi sağlıyordu. O sıkan kişi ise Jennie'ydi. Lanet olsun ki ona karşı olan hislerim azalmak yerine artıyordu. Onu Namjoon ile görmeye dayanamıyorken o Namjoon'un dudaklarını dudaklarına değdirmişti. Dokunmaya kıyamadığım, iki gece önce kollarımda yatarken saçlarının kokusunu içime çekerken uykuya daldığım kadın, bana bunu layık görmüştü.
Ellerimin titrediğini görmemle elimi yüzümü yıkamak için ayağa kalktım. Anında gözlerimin kararmasıyla zar zor yatağın başlığından tutunarak dengemi sağlamaya çalıştım. Bu normal değildi. Acı bizler için de vardı ama hastalık çok nadirdi. O kadar nadirdi ki bir yüzyıl içerisinde beşten fazla hastalıklı melek veya şeytan olmazdı. Bana ne oluyordu böyle?
Toparlanman lazım Lucifer sen bu değilsin. Güçlü olmak zorundasın.
Banyoya ulaştığımda kendime baktım. Çökmüş, yıkılmak üzere olan kadın aynadan bana bakıyordu. Öncesinde aynada duran kadından güç akardı şimdi ise gücünden eser kalmamış bir Lalisa görüyordum. Tabii ki bunu diğerlerinin bilmesine izin vermeyecektim. Bulunduğum konuma kolay kolay kimsenin gelemeyeceğini kendime hatırlattıktan sonra gözlerimde bir pırıltı gördüm. Beni kendime getiren şey güçtü.
Her ne kadar aşık olmuş olsam da bunun beni yıkmasına izin vermeyecektim. O sevdiği adam ilemmutlu olacaksa ben de mutlu olurdum. Eğer yüzünden gülümsemesi eksik olmayacaksa ben de mutlu olurdum. Onun için her şeyi yapabilirdim ama uzaktan sevebilir miydim bilmiyordum.
Onun için her şeye tahammül edebilirsin Lucifer, peki ya onu başkasının kollarında görmeye tahammül edebilir misin?
Kesinlikle edemezdim. Rahat durmayacağımı biliyordum bu yüzden ondan ve sevgilisinden uzaklaşacaktım. Bana yalan söylemiş olması da ona karşı soğumam için başka bir sebepti.
Tehdit öyle mi? Sevgilim ol yoksa her şeyi anlatırım tehditi mi? Namjoon ile toplantı yapması, onunla vakit geçirebiliyor olması ona inanmamı zorlaştırıyordu. Gözlerimi sabırla kapattım ve akmak için bekleyen gözyaşlarımı bıraktım. Kapının açılmasıyla toparlanmam bir oldu. Gelenin Rosé olduğunu gördüğümde rahatladım. Beni bu halde görmeye alışık değildi. Gözlerindeki endişe ile bana baktığında sorun yok anlamında kafamı salladım.
Odama nasıl girdiği belliydi yardımcım olduğu için kolayca içeri giriyordu. Benden ses çıkmayınca merak etmiş olacak ki aniden gelmişti. Normalde Cehennemin kraliçesi Lalisa, bu saatlerde herkesin başında bekleyip görevlerini yerine getirmeleri için bekliyor olurdu. Kendi sorumluluklarımı bile yapamaz hale mi gelmiştim?
Rosé kendini dizginlediğini belli ediyordu. Sarılmak istiyordu ama o kadar kötü görünüyordum ki vereceğim tepkiyi merak ediyordu. Ondan hamle gelmediği için gidip ben ona sarıldım.
Başımı omzuna koyar koymaz gözyaşlarım firar etmişti. Elleri saçlarıma gidip destek verircesine okşadığında kendimi rahatlamış hissetmiştim. Bir süre sonra ayrılıp elimden tutarak beni yatağıma götürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucifer And Lilth' JenLisa
FanfictionŞeytanların itaat ettiği karşısında titrediği Lucifer olaran bilinen Lalisa'nın tek zaafı, cennetin yöneticisi Lilth olarak bilinen Jennie'ydi. #JenLisa