Şeytanların itaat ettiği karşısında titrediği Lucifer olaran bilinen Lalisa'nın tek zaafı, cennetin yöneticisi Lilth olarak bilinen Jennie'ydi.
#JenLisa
Kısa oldu fakat en kısa zamanda bunu telafi edeceğim iyi okumalar :))
Lalisa'dan
Gözümü açtığım anda baş ağrısı kendini gösterdi. Ayağa kalktım ve Rosé'nin odasında olduğumu hatırladım. Masada duran şişelerin hepsini içecek kadar kafamızı dağıtmak istiyorduk demek ki. Banyoya ulaştığımda aynada kendime baktım. Göz altlarım çökmüştü.
Dün gece Rosé bir şeyler itiraf etti Lucifer. Eminim duysaydın çok eğlenirdik.
Aniden konuştuğu için daha kim olduğunu bilmediğim kişi beni korkutmuştu. "Siktir git sabah sabah uğraşma benimle." Oflayarak suyu açtım. Bir an önce kendime gelmem gerekiyordu. Rosé her ne dediyse önemli olsa hatırlayacağıma adım gibi emindim. Sadece beni kışkırtmaya çalışıyordu.
"Lalisa?" diye seslendi Rosé. "Uyandın mı?" Sesi yatak odasından geliyordu. "Banyodayım." Çatallaşan sesime aldırmamaya çalıştım. Yanına doğru ilerledim. Ondan hâlâ bir haber yoktu. Doğrusu haber almak için uğraşmamıştım bile. Neden beni bir anda bırakıp gittiği hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu.
Rosé bakışlarımı görünce omzuma elini koydu. 'ben buradayım.' dercesine. "Rosé bunlar halledemedi galiba, sen gidip öğren varisin ne zaman açıklanacağını." Dedim.
"Tamam ben halledeceğim. Sen de Hoseok'a bakabilir misin ne halde diye." Dediği şeyin farkında değildi. Bana ne yapacağımı söyleyemezdi. "Kendine gel. Bana ne yapacağımı emir verircesine söyleyecek tek bir kişi bile yok. Sen kimsin?!" Anında gözleri açıldı. "Lalisa, cidden dalgınlıkla oldu özür dilerim."
En nefret ettiğim şeydi birinin benden özür dilemesi. Özür dilemek yerine hata yapmamaları gerekiyordu. Bir şey demeden odasından ayrıldım.
...
Yoongi ile gizli katta oturuyorduk. İkimiz de konuşmuyor fakat birbirimizi anlıyorduk. Yarım saatlik sessizliği bozan Yoongi'ydi. "Lalisa bu şekilde hiçbir sonuca varamazsınız. Birinizin bir adım atması gerekiyor." Biliyordum nem de çok iyi biliyordum fakat o adımı atarsam beni yine bırakmasından korkuyordum.
"Yapamam Yoongi. Beni bu şekilde bırakan birinin arkasından gitmek istemiyorum." Ayağa kalktım. "En azından denemelisin."
Bir anda Taehyung karşıdaki odadan çıktı. "Ne yapıyorsunuz bebişlerim?" Elindeki yeşil elmayı ısıra ısıra kendini koltuğa atmıştı. "Bebişlerim ne Taehyung hasta mısın amına koyayım!" Yoongi ensesine hafifçe vurduğunda kahkaha attı. "Yaşlı olduğun için bilmiyorsun dedecim."
"Sen içip içip mi geliyorsun buraya anlamıyorum ki." Hâlâ ağzını şapırdatarak elma yiyordu. "Jungkook nerede?"
Eliyle geldiği odayı işaret etti. "Üstünü giyiniyor sevdiceğim." Yüzünü garip şekillere sokuyordu. "Hoseok'u ne yapmış sor. Birazdan gideceğim." Yoongi bana göz kırpmıştı. Onun dediğini yapacaktım.
Rosé'yi siyah koridordan gelirken gördüm. Sonunda varis olayın öğrenecektim. "Yarın akşam Lalisa."
Yoongi anlamaz bakışlarla ikimize bakıyordu. "Varis yarın açıklanıyor Yoongi." Dedi Rosé onun da anlaması için. Zaten hiçbir şey Taehyung'un sikinde olmadığı için özellikle ona yönelik söylememişti.
"Jennie ile konuşmaya gidiyorum." Dediğim şeyle Rosé'nin yüzü düşmüştü. "Hey, bir problem mi var?" Onun için endişeleniyordum. Son birkaç haftadır iyi görünmüyordu. "Yok, sadece..." Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Sadece yorgunum Lalisa."
"İçkiden olmalı. En yakın arkadaşımın bir sorunu olsa bana söyleyeceğinden eminim." Diyerek sarıldım. "Oh, evet en yakın arkadaşın senden bir şey gizlemez."
...
Cennetin girişinde bekliyordum. Ne diyeceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçeri adım attığım anda birkaç melek yanıma geldi. "Efendi Lucifer, içeri girmeniz yasak." İçeri girmem mi yasaktı?
"Lilth'i çağır bana." dedim sertçe. "Efendi Lucifer üzgünüm ama çağ-" lafını kestim. "Sana ne diyorsam onu yap, kaybol." Bekleyecektim. Gelmezse ona sorun çıkaracağımı biliyordu.
Hayatımın en uzun 8 dakikasından sonra bana yaklaşan bir grup görmüştüm. Ortalarındaydı. Neden etrafında o kadar kişi olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
"Bunlar kim?" Sorduğum soruyu umursamadan aynı yüz ifadesiyle geliyordu. Yanıma yaklaşmıştı ama hâlâ aramızda mesafe vardı. "Neden geldin?" Soğuk sesiyle konuştu. Bu benim aşık olduğum kadın değildi. "Yalnız konuşmak istiyorum."
"Hayır, seninle yalnız kalmayacağım." Dediği şeye inanamazken ciddi olup olmadığını anlamak için yüzüne baktım. Karşımdaki kadın ciddiydi. "Dalga geçiyor olmalısın." Hâlâ düz ifadesini koruyordu. Hiç hayal ettiğim gibi olmamıştı.
"Neden benimle yalnız kalmak istemiyorsun?" Sakin çıkan sesimin aksine içimdeki yanan Lucifer hiç de sakin değildi. "Sana bir sakince bir soru sordum Jennie. Cevap ver." Sabrımı sınıyordu.
"Ne söyleyeceksen söyle ve git." Bana birden bir boktan farksız davranmaya başlaması beni daha da sinirlendiriyordu. "Bana sana ne yaptığımı ve bana neden birden bok gibi davrandığını açıklamak zorundasın!" Bu sefer sakin kalmaya çalışmıyordum. Sakin kalmamı istiyorsa sakin kalmam için çaba göstermesi gerekiyordu. Fakat Jennie daha çok yangına körükle gitmeyi tercih ediyordu.
"Beni rahat bırak Lucifer!" Bağırmaya başlamıştı. Ona ne yaptığımı bilmiyordum.
Seni parmağında oynattı Lucifer. Bana tekrar ne kadar acınası olduğunu hatırlattı.
Bu sefer hak vermiştim. Beni parmağında oynatıyordu.
"O zaman eski günlere dönmek istiyorsun Lilth, ha!" Eğer bunu istiyorsa ona acının en ağırını yaşatacaktım. "Sen ne demek isti-"
"Kes sesini! Beni böyle ortada bırakıp işin içinden sıyrılamazsın. Bundan sonra arkanı kolla Lilth. Sana olan sabrımın son damlalarını az önce yok ettin. Bitti, senin saçının teline kıyamayan kadını yok ettin."
Üstüme doğru koşan onlarca meleği tek elimle ateşler içerisinde bıraktım. "Yapabileceğim şeyleri küçümseme Jennie."
.
Don't underestimate the things that I will do asko.
Jennie'ye sinir olabilirsiniz, üzülmeyin ben de oldum dkslflsldmsmflsşdşsmdjs.
Bu arada Pink Venom'da rap partının sonundaki dansları çok tatlı değil miydi <33
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.