The big day.

364 54 17
                                    

Her şeyin bitmesine saatler kalmıştı. Şimdilik Namjoon'a hiçbir şey yapmayacaktım. Amacım tahta oturmaktı. Tahta çıktığımda Namjoon zaten kaybetmiş olacaktı. Jennie ile konuşmak istiyordum.

Hastalığım ise hafiflemişti. Jungkook bana çok iyi bakıyordu. Doğruları öğrendikten sonra etrafımdaki korumaları arttırmıştım ama bana atak yapmasını istiyordum. Eğer atak yaparsa Yüce Baba'nın gözünden düşecekti.

Gerçi taht ya bana ya da Jennie'ye verilecekti. İki büyük âlemin kraliçeleri Lilth ve Lucifer. İkimizden birinin tahta çıkacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Tabi eğer bir komple kurulmazsa.

Gözümü cehennemde gezdirdim. Bütün bu şeytanlardan, yerdeki kuru kızıl topraktan, fânilerden sorumlu kişi bendim. Bu gücü seviyordum. Hepsi benim avucumun içindeydi. Şu an hedefim ilerleyen günlerde evrene sahip olmaktı. Her şeyin benim olacağı günü iple çekiyordum.

Rosé elindeki viski kadehiyle bana doğru geliyordu. "Lucifer sonunda beklediğimiz gün geldi. Birkaç saat içerisinde Yüce Baba'nın yanında gideceğiz, hepimiz. İçimden bir ses senin tahta geçeceğini söylüyor." Yüzünde hem gergin hem de heyecanlı bir ifade ile konuştu. Herkes gibi o da gergindi.

"Umarım Rosé, umarım." Sakin çıkan sesimin aksine ben de çok gergindim. Eğer ben veya Jennie değil Namjoon tahta çıkarsa, işte o zaman bizim için acı bir son yaşanırdı. Buna engel olacak gücüm yoktu. Şimdilik tek yapmam gereken beklemekti.

Eğer bana atak yapmış olsaydı, çoktan kurtulmuş ve onu şimdiden bitirmiştim.

...

"Lalisa hazırlanmalıyız. Yüce Baba'nın yanına gideceğiz. Varis sonunda seçilecek. Sonrasında evren kendini yenileyecek." Jungkook heyecanını gizlemeden konuşuyordu. Gülümsedim ve odama ilerledim. Şık görünmek istiyordum.

Siyah derin yırtmaçlı boydan olan elbisemin daha iyi görünmesi için bacak zincirimi bacağım doladım. Siyah uzun saçlarımı açık bıraktım. Dudağıma ise kan kırmızısı bir ruj sürdüm, rujun gözlerimle ve tırnaklarımla olan uyumunu seviyordum. Ayakkabı olarak kırmızı kadife bir stiletto seçtim. Aynaya baktığımda bacağımdaki zincir, derin yırtmaç dudaklarımın davetkar oluşu her şeyiyle kendimi beğenmiştim.

Masada duran şarap kadehini gördüğümde düşüncelerimin durulması ve gerginliğimin azalması için bir kadeh şarap içme fikri cazip gelmişti.

Elimdeki kadehe biraz Pinot Noir doldurdum. Aldığım yudumla şarabın boğazımdan geçerken bıraktığı his rahatlamama sebep olmuştu. Alkolü severdim, her şeyi çözemezdi fakat anlık beni uzaklaştırırdı.

Elimdeki kadehle odadan çıktığımda Jungkook'un beni beklediğini görmüştüm.

Geriye attığı siyah saçları, boynundaki zincir kolyesi, siyah pantolonu, kollarını kıvırdığı siyah gömleği dövmelerin belli ediyordu. Yanına ilerleyip koluna girdim. "Harika gözüküyorsun Lucifer."

"Sen de öyle Diablo."

...

Cehennemde bulunan bütün şeytanlar karşımda duruyordu. Hepsi büyük meydanda toplanmıştı. "Kraliçenizin önünde eğilin!" Yoongi sert sesiyle bağırdı. Ben ise kanatlarım açık bir şekilde bekliyordum. Herkes eğildi, ben hariç herkes. "Bugün varis seçilecek ve o varis ben olursam cehenneme getirdiğim ışığı evrene getireceğim. Eğer ben varis olursam endişelenmeyin, cehennemin yönetimi kardeşime Diablo'ya kalacaktır. Eminim benim kadar iyi bir yöneticilik yapacak. Sizler de ona itaat edeceksiniz." Kalabalıktan anladıklarında dair bir ses yükseldi ve alkışlamaya başladılar.

Gözlerim Jungkook'u bulduğunda gururla bana baktığını gördüm. Yanıma geldi ve sarıldı. Kolları arasında kendimi iyi hissediyorum. Başını boyun girintime yerleştirip konuştu. "Her şey iyi olacak bebeğim."

Haklıydı, kendime güvenip tahta geçmek için uğraşmalıydım. "Eğer yanımda olursanız her şey güzel olacak." Dediğim şeyle daha da sıkı sarıldı.

Tekrar halkıma göz gezdirdiğimde herkesin bana umutla baktığını gördüm. Bana güveniyorlardı.

Peki sen onların beklentilerini karşılayabilecek misin Lucifer?

Onları hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyordum. Namjoon'un varis seçilme ihtimali bile başımı ağrıtmaya yetiyordu. 

...

Gözlerimi etrafımda gezdirdim. Tam karşı yolda duran Jennie, Jimin ve Jisoo bana bakıyordu. Yanımda Jungkook, Taehyung, Rosé ve Yoongi vardı. Namjoon, Hoseok ve Medusa ortada fakat geride duruyorlardı.

Namjoon'un kendinden emin ifadesi sinirlerimi bozuyordu. Jennie'nin gergin olduğu yüzünden belliydi. Biz siyahlar içerisinde, karşımdakiler beyazlar içerisindeydi. Ortadakiler ise gri renkli kıyafetler tercih etmişti.

Yüce Baba'nın sesini duyduğumuzda anında eğildik. Yüce Baba konuşmaya başladı.

"Hoşgeldiniz. Birkaç saat sonra evren kendini yenilecek fakat sizler kalacaksınız. Evren kendini yenilediğinde ben burada olmayacağım, benim yerime seçtiğim varis devam edecek. Eminim ki seçeceğim kişi çok iyi bir şekilde evreni yönetecek. Lucifer ve Lilth öncelikle sizleri tebrik etmek istiyorum. Cennet ve cehennemi en ideal şekilde yönettiniz. Diablo ve Ares sizler de kardeşlerinize destek oldunuz. Pandora ve Afrodit kraliçelere yardım ettiğiniz için sizleri de tebrik ediyorum. Namjoon yarattığım şeylerin ölümünü senden sorumlu tuttum ve bunu layığıyla yerine getirdin, seni de tebrik ediyorum. Hoseok sen hiçliği çok iyi yönettin, bir anda bırakıp gitmediğin için teşekkür ederim." Hepimiz sessizce dinliyorduk. Medusa'yı tebrik etmemişti.

Bir rakip şimdiden elendi.

"Lucifer ve Lilth, sizler benim için her zaman çok özeldiniz. Bana olan sadakatiniz beni her zaman mutlu etti. Bana ihanet etmediğiniz için teşekkürler." Ona ihanet etmemiştim ama onun kurallarına uymamıştım.

Bir kadına aşık oldun Lucifer. Yüce Baba sana bu kadar güvenirken ona sadakatsizlik ettin.

Aklımdaki düşünceler beni boğmaya başlamıştı. Bir an önce her şey bitsin istiyordum.

"Varis seçtiğimde aranızda herhangi bir kavga olmasını istemiyorum. Zaten  olmayacağından eminim." Uyarırcasına bir ses tonuyla konuştu. Onu hâlâ görememiştik.

"Seçeceğim varis..."

Ben geldimmmm.
Sıkıcı bir bölümdü fakat diğer bölüm yaşanacak kaos için gerekliydi.

Öpüldünüz<3

Lucifer And Lilth' JenLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin