Who the hell are you

499 49 9
                                    

"Lis- Çok özür dilerim Efendi Lucifer lütfen beni bırakın." Jin'e baktım ona acımıyordum. Yüce Babamız onu buraya boşuna göndermemişti.

Ellerimle alevler yaratıp elimde duran kırbaçı ısıtıyordum. İstediğim sıcaklığa ulaştığı zaman Jin'e vuruyordum. O ise sadece bağırıp gözlerinden akan yaşlarla ölmek istediğini söylüyordu.

Yanıma bir şeytan yaklaştığında sinirlendim. "Buraya ben söyleyene kadar kimse gelmeyecek demedim mi size!" Yoongi'nin geldiğini gördüğüm anda yumuşadım.

"Benim Lalisa. Namjoon gelmiş girişte bekliyor. Nereden aklına geldiyse seni görmek istediğini söyledi yanında da bir kadın var." Namjoon beni niye görmek istiyor anlamamıştım.

"Sen buraya başka bir şeytan gönder devam etsin. Ben gidip şunun karın ağrısı neymiş öğreneceğim."

...

Namjoon kapıda birkaç kişiyle konuşuyordu. Oraya doğru ilerledim yanındaki kadın önümde eğildi. Yanımda duran şeytana "Pandora'yı çağırın yanıma gelsin, hemen." şeytan kafasını sallayıp gözden kayboldu.

"Merhaba Namjoon. Buralara pek uğramazdın, tabi cennetten çıkıp buraya gelmeyi niye isteyesin ki." alayla konuştuğumda gözlerini devirdi.

"Lalisa, sadece iki dakika sakin kalsan ne olur!"

Halbuki gayet sakindim. Onu dinlemek için sessiz kaldım.

"Jennie ile dünyaya gitmişsiniz. Neden?" Sorduğu soru bende kahkaha atma hissi uyandırmıştı.

"Sana hesap mı vereceğim. Sen kimsin ki." sinirlendiğimi belli etmemeye çalışıyordum. "Ben, Jennie ile çok yakınım istese benimle de giderdi. Siz ikiniz elinizde olsa birbirinizi bir kaşık suda boğarsınız. Ne oldu da birden bire bu kadar yakın oldunuz?"

"Sana ne Namjoon. Seni ilgilendiren herhangi bir kısım göremiyorum. Bir sorun varsa Lilth ile benim aramda kalır. Senin bu konuda konuşmana bile müsade etmem." yanındaki kadın elini uzattı.

"Merhaba ben Afrodit, Jisoo da diyebilirsiniz Efendi Lucifer." Uzattığı elini tuttum. Kanat sesleri gelirken yanıma Rosé'nin geldiğini anladım.

"Memnun oldum Jisoo. Seni daha önce bir yerde gördüm ama çıkaramıyorum." dedim.

"Ahh, ben Efendi Lilth'in yardımcısı Afrodit. Belki cennette görmüşsünüzdür Efendi Lucifer. Sanırım siz de Pandorasınız. Efendi Lucifer'ın yardımcısı." Elini Rosé'ye doğru uzattığında Rosé elini tutup başını sallamıştı. Onu bu kadar uysal görmemiştim.

"Tanıştığıma memnun oldum Jisoo." tuttuğu eli bıraktığında tekrar Namjoon'a döndüm.

"Bir daha bu konuya, daha doğrusu seni ilgilendirmeyen benimle ve Jennie ile alakalı olan herhangi bir konuya burnunu sokmayacaksın. Ben nasıl senin işlerine burnumu sokmayıp saygı gösteriyorsam aynısını sen de yapacaksın."

"Yoksa ne yaparsın Lalisa?" saçma bir gülümseme ile bakıyordu.

"O zaman görürsün her şeyi nasıl elinden alıp seni hiçliğe gönderdiğimi." Bu sefer sırıtan ben olmuştum. "Hiçliğe mi? Oraya sadece iki kişi gitti Lalisa. Foria nehrinin günahkârları. Bu işi bu kadar kolay mı sanıyorsun?" Aşağılarcasına konuştu.

"Bu sadece bir efsane. Varislerden birisi benim birgün Yüce Babamızın tahtına geçtiğimde seni yok edeceğim."
Gözlerime daha da sert bakmaya başlamıştı. Onu sinirlendirmiştim.

"Ben de o tahtın varisiyim Lalisa. Yüce Baba evren kendini yenilediğinde bir varis seçecek ve eminim ki o varis sen olmayacaksın. Senin kadar hırslı birini kim niye evrenin efendisi yapsın?" Ağzından çıkan sözler beni öfkelendiriyordu.

"Eğer o tahta oturursam, kaç Namjoon gidebildiğin yere kadar. Ama seni bulursam -ki bulacağım- seni cehennemin en derin köşelerinde sınayacağım. Bu yüzden laflarına dikkat et. Ayrıca Jennie'den uzak duracaksın." Dediklerimle bir adım attı.

"Sadece hayal kuruyorsun Lalisa. O tahta Jennie ile ben oturacağım. Sen ise benim emrimle hiçliğe gideceksin. Bütün saltanatın, başarın ve şeytanların hepsi yok olacak. Ben yok edeceğim ve inan bana bunları zevkle izleyeceğim." Konuşmasında tek takıldığı nokta Jennie ile tahta oturacağını iddia etmesiydi. Diğerlerini kendini de yırtsa zaten yapamazdı.

"Sana Jennie'den uzak duracaksın dedim. Onu saçma emellerine alet edemezsin. Eğer yaparsan..."

"Ne yaparsın Lalisa. Anca tehdit ediyorsun bugüne kadar kılıma bile dokunamadın ki dokunamazsın." Dedikleri ile vücut sıcaklığım artmıştı. Kaçınılmaz son geliyordu. Bunu farkeden Rosé yanıma yanaştı. "Lucy sakin ol. Lütfen bunu yapma. Hey duyuyor musun beni. Tanrım! Gözlerinin her yeri kırmızı oldu. Kendini kontrol etmen gerekiyor kendine gel!" Son bağırışı ile kendime geldim.

Rosé Namjoon'a yaklaştı. "Eğer onu sakinleştiremeseydim şu an parçalarını evrenin her tarafında arıyor olurdun. Git buradan." Rosé koluma girip beni uzaklaştırmaya çalıştı.

"İyiyim ben. Bırak kolumu." sinirlenmemem için anında kolumu bıraktı. Korktuğu şey öfkeme yenik düşüp içimdeki kötülüğü dışarı bırakmamdı. O kötülük dışarı çıktığında artık Lalisa olmuyordum. Eğer sakinleşemeseydim büyük ihtimalle Namjoon şu an kafası bedeninden ayrılmış bir şekilde cehennemin girişinde duruyor olurdu. O an çok istemiştim onu ortadan kaldırmayı. Ama o giderse evrenin düzeni bozulurdu. Her şey altüst olurdu. Eğer Rosé o an orada omasaydı olacakları düşünemiyordum bile.

Jennie ile ilgili her olay beni geriyordu. Namjoon'un düşünceleri bile beni öfkeden deliye döndürmüştü.

Evet ona bağlanmaya başladın Lucifer ve bundan korkmalısın.

Marabaaa.
İyi okumalar bebislerim

<31

<31

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lucifer And Lilth' JenLisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin