01 - SOKAĞIN DİLİ

190 22 192
                                    

Selam benim canımın içleri 🖤

İlk bölümle geldim ve son derece heyecanlıyım 🥺

Yukarı da ki şarkı bölümün şarkısı.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. 🖤

"Bazı çocuklar karanlıktan korkarken, karanlıklar benim renklerimdi."

YAZARIN ANLATIMIYLA

29 Kasım 2010

Saat gece on ikiyi geçerken küçük Arel, sıkıntıyla gözlerini ovuşturarak uyandı. Kasımın sert rüzgarları camına vurduğu için bir türlü uyuyamamıştı.

Yatağından doğrulmadan uykulu gözlerle etrafı süzdü. Hala geceydi ve komidinin üzerinde duran gece lambası odasını neredeyse hiç aydınlatmıyordu. Küçük Arel, sıkıntıyla yorganını kafasına çekip uyumaya çalıştı fakat uyuyamadı. Rüzgar çok sert esiyordu, estikçe cama daha sert vuruyordu ve bu gürültü de uyumak neredeyse imkansızdı.

Arel, uyuyamayacağını anladığında yatağından doğrulup gözlerini tekrar ovaladı. Koyu sarı, kahverengiye çalan tondan olan saçlarını kaşıyıp yatağından indi ve çıplak ayaklarıyla odadan çıktı.

Küçük adımlarla odasının bulunduğu koridorda yürürken salonun olduğu katta, aşağıda bir takım sesler duydu. Yönünü merdivenlere çevirdi ve birkaç basamak indikten sonra merdivene otururdu. Gecenin bu saatinde konuşanların kim olduğuna bakmak için kafasını hafifçe aşağı kata çevirdiğinde babası ve bir adamın konuştuğunu gördü.

"Oğuz, bak sana çok iyi bir teklif sunuyorum kardeşim," diyordu yabancı adam babasına.

Oğuz sinirli bir nefes verdi. "Sergen ne saçmaladığının farkında mısın, ha?"

"Yahu ama," diye ısrar etmeye devam etti Sergen. "Milyonlar diyorum hatta trilyonlar. Hadi be Oğuz!"

Küçük çocuk, bu adamı tanıyordu. Birkaç defa daha görmüştü. Şirkete de geliyordu bu adam. Babası ortağı olduğunu söylemişti.

Oğuz artık Sergen'in bu tavrından sıkılmaya başlamıştı. "Sergen benden çocuğu para karşılığı almak mı istiyorsun?! Ondan bir malmış gibi söz etmekten vazgeç!"

Sergen ensesini kaşıdı. "Bak sen sat Arel'i bana, bak gör neler olacak. Onu okuturum, yurt dışında hemde. İyi bir eğitim almasını sağlarım, iyi bir hayat veririm ona. Milyonlar diyorum Oğuz, bu çocuk için çok bile."

Arel duydukları karşısında şoka girmişti. Yutkundu küçük çocuk. Satmak ne demekti ki? Babası bazen telefonla konuşurken söylüyordu bu cümleyi.

Ama insanlar satılır mıydı ki? Bu adam ne demek istiyordu?

"Bak milyonlar diyorum ulan!" diye ısrar etti Sergen denen adam. "Sat şu çocuğu bana. Onu yurt dışına götürürüm. En iyi okullarda okutur, iyi bir gelecek veririm."

"Delirdin mi ulan sen!" Oğuz sabrının sonuna gelmişti ama ev halkının uyanmaması için sesini ayarlamaya çalışıyordu. "Sence ona bu imkanları ben veremez miyim sanıyorsun?  Benden çocuğumu almak için para teklif ediyorsun lan! Şerefsiz herif!"

Satmak kelimesini hala anlamamıştı ama bu adam onu almak, başka bir yere götürmek istiyordu.

Abisinden, babasından, annesinden ayrılacak, başka bir yerde yaşayacaktı ve bu düşünce onun gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.

BEYAZ FREZYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin