09 - ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA

69 6 57
                                    

Bol ağlamaklı bir bölüme hoşgeldiniz :)

İyi okumalar 🖤

İçinde herkesin günahını barındıran bu Dünya, bir beni sığdıramadı toprağına.

Duyduğumuz gürültüye o kadar hazırlıksız yakalanmıştım ki bir anda yerimden sıçradım. Kalbim korkuyla çarpmaya başladı.

Bu ses, beş sene önce benim uykumdan uyandıran, çocukluğumun kabusu olan ve hafızama kazınan sesti.

Silah sesi.

Oldukça yakınımızdan gelen bir silah sesi.

Kalbim büyük bir acıyla dolduğunda gözlerimi Arel'e çevirdim. Yüzü bembeyaz olmuş, çenesi kasılmıştı. Gözleri karşıya sabitlenmiş ve bakışlarına ürkütücü bir sakinlik oturmuştu. Derken direksiyonu sımsıkı tuttuğunu fark ettim.

"Arel," dedim yutkunarak. "Gidelim."

Gitmek istiyordum çünkü burada biraz daha kalırsam duyduğum silah sesi bütün gece ruhumu kamçalayacaktı.

Arel hiçbir şey söylemedi. Yüzü kaskatı kesilmişti, gözleri yoldan ayrılmıyordu. Donup kalmıştı.

"Arel," dedim yeniden. "Beni duyuyor musun? Gidelim diyorum."

Arel başını öne eğip nefesini verdi, "gidelim," dedi kısık bir sesle. Yeniden gaza basmaya hazırlandığı sırada nefes alışverişlerinin düzensiz olduğunu fark ettim. Kalbim sancılandı.

Arel daha fazla dayanamıyormuş gibi silah sesine aldırmadan gaza bastı ve az öncekine nazaran daha yavaş bir hızla sokaktan ayrıldı..

Arel son silah sesiyle beraber aniden frene basıp nefes nefese kaldığında kalbim sıkıştı.

Lanet olsun! Ne boktan bir geceydi bu böyle?

Arel Sayman'la geçirdiğin bir gecenin normal olmasını bekliyordun, aptal?

Arel dayanamayıp arabadan dışarıya fırladığında bende arkasından indim.

Arel'in gözleri silah sesinin geldiği yöne kitlendiğinde bende onun bakışlarını takip ettim. Silah sesi, bir sokak aşağımızdaki duvarın arkasından gelmişti.

Orada bir şey olmuştu. Hatta belki, biri öldürülmüştü.

Silah sesi içimdeki çocuğun haykırarak ağlamasına sebep olduğunda tırnaklarımı avucuma geçirdim.

O kız çocuğu beni gün geçtikçe öldürsede, ben onu yok edemiyordum. Etmek istemiyordum.

O kız çocuğu, bana kim olduğumu hatırlatıyordu; Neden yaşadığımı, ne için var olduğumu.

O kız çocuğu yaşamalıydı.

Eğer o kız çocuğu ölürse, benliğimi kaybederdim. Ezberim bozulurdu. bildiğimi unutur, alışık olmadığım duyguları yaşardım.

Merhamet. Alışık olmadığım en derin duygu, merhametti.

"Efil," dedi Arel, gözleri silah sesinin geldiği yönden ayrılmazken. "Ehliyetin var mı?"

Gözlerimi kaçırdım. "Hayır ama kullanmayı biliyorum."

"Al ve git," dedi birden arabasını kastederek. Ardından işaret parmağını kaldırıp arkamızda kalan sokağı gösterdi. "Şu yolu takip edersen bir sıkıntı çıkmadan Nişantaşı'na ulaşırsın."

Arel'in aklında oraya gitmek vardı ve oraya tek başına gitmek istiyordu.

Omuz silktim. "Hayır," dedim yaramaz çocuklar gibi. "Seninle geleceğim. Neyle karşılaşacağımız belli değil."

BEYAZ FREZYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin