18 - VAVEYLA

56 1 20
                                    

Yine uzunca bir bölümle geldim, iyi okumalar. 🖤

"Düştüğün zaman kaldırırım diyemem. Bende seninle beraber düşerim ve beraber kalkarız."

13 yaşımdan bu yana geçirdiğim tüm yılbaşı akşamları umutsuz geçmişti. Hiç bir yıldan ümidim yoktu. Diğer insanlar gibi eğlenesim yoktu. Öyle ki, aldığım nefes bile boğazıma yapışıyordu.

2022 senesinin başından beri Yasin abi, Sayman ailesi hakkında edinebileceğinden daha fazla bilgi toplamış, her anlarını fotoğraflamış ve bana yollamıştı.

Mart ayına kadar Yasin abi bana hiç Arel'in fotoğraflarını yollamamıştı. Gördüğüm tüm fotoğraflarda ya Selim Sayman, ya Oğuz Sayman, ya da eşi Zehra Sayman vardı.

23 Martta Yasin abi bana Arel'in fotoğraflarını kargoyla yollamıştı. Diğer attığı fotoğraflar hep telefon üzerindeydi fakat Arel'in fotoğraflarını bana kargoyla yollamıştı.

Onu ilk gördüğüm fotoğrafı, ıssız bir sokakta, gece çekilmiş bir fotoğraftı. Arel yere çökmüş, sırtını duvara yaslamıştı. Uzaktan çekilmiş bir fotoğraftı fakat gözlerinin kapalı olduğu belliydi. Fotoğrafın arkasında ise tarihi yazıyordu.

"26 Ocak 2022"

Yasin abinin aynı gün gönderdiği başka bir fotoğraf ise Alazla çekilmiş bir fotoğraftı. Arel'in üzerinde okul forması vardı ve saçları dağılmıştı. Eline Alaz'ın omzuna atmıştı ve gülümsüyordu. Gözlerinin içi ise kıpkırmızıydı.

Onunda arkasında tarihi yazıyordu.

"12 Şubat 2022"

Gönderdiği son fotoğraf ise bir çocukluk fotoğrafına aitti.

4 ya da 5 yaşlarında.

Denizin kenarına, kumlara oturmuş kumdan kale yapıyordu. Kalenin diğer tarafında bir kız çocuğu vardı. Çömelmiş bir vaziyette, memnuniyetsizce kumdan kaleye bakıyordu.

O an hiç çocukluk fotoğrafım olmadığını anımsamıştım. 8 yaşımdan önce ki hiç bir yaşıma dair bir fotoğraf yoktu. Zaten, çocukluğuma dair de pek bir şey hatırlamıyordum.

Onunda arkasında bir tarih vardı.

"23 Haziran 2008"

2022'nin Eylül ayında Türkiye'ye dönmem ve Sayman Koleji'ne yazılmam ile beraber tüm hayatım alt üst olmuştu.

Eylül ayına kadar Arel'i hep uzaktan izlemiştim. Futbol maçı yaparken, abisinin çalıştığı karakola giderken, Alaz'la vakit geçirirken... Eylül ayında, onu ilk kez yakından gördüğüm o okul koridorunda başlamıştı her şey.

Onu gördüğüm an öfkelenmem gerekiyordu. İçimde ki nefretin alevlenmesi, yangına dönüşmesi gerekiyordu.

Ama olmuyordu işte.

Öfkelenmek bir yana, ettiği tek bir kelime bile beni yerle bir ediyordu.

Çünkü bana hatırlıyordu.

Bir insan olduğumu hatırlatıyordu.

Bir kalbim olduğunu hatırlatıyordu.

Yaşadığımı hatırlatıyordu.

Bana yaslanmam için bir omuz ayırmıştı.

Dertlerimi sırtına almak istemişti. Oysa onunda sırtında bir o kadar yük olduğuna emindim. Çevremde ki hiç bir insanda hissetmediğim duyguları hissetmeme sebep olmuştu.

BEYAZ FREZYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin